Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Nerede kaldı o eski “Gazetecilik Ahlakı”

Bugün sizlere bana yöneltilen kimi eleştirilere ve suçlamalara yanıt niteliğinde bir yazı sunmak istiyorum.

Aslında fazla “ben” gibi gelecek ama öyle değil. Haksız bazı ithamlara cevap vermek farz oldu.

Duyuyorum ki beş yıldan fazla zaman önce Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (Gülen örgütü kuruluşuydu) Amerika davetine, o sırada yazdığım Cumhuriyet gazetesi yönetiminin onayıyla gitmem hala mesele ediliyor; dedikodusu yapılıyor.

Hatta ABD’nin Houston kentindeki bir etkinliğe gazeteci grubu olarak katıldığımız sırada Pennsylvania’dan gelen bir davetle oraya gidişimiz birileri tarafından sürekli dillendiriliyor.

Kardeşim, ben gazeteciyim.

Herkesle konuşurum.

Herkese de kol mesafesinde kalırım.

Nokta.

Ayrıca grupta başkaları da varken acaba benim gidişim neden birileri tarafından dillendirilip mesele ediliyor?

Cumhuriyet’te beni en iyi tanıyan kişi rahmetli İlhan Selçuk ne zaman Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan bu tür bir davet gelse “Git bak bakalım, neler yapıyorlar? Sonra bana anlatırsın. Sen nasıl davranacağını bilirsin. Söylememe gerek yok” derdi.

Tam da burada sizlere bir anımı anlatmak istiyorum.

Bu anım, biyografi kitabım olan “Manşet Yalısının Kızı”nda da yayımlandı.

Okumayanlar bilgilensin.

Yıl 1994.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreterliği’ne yeni seçilmişim.

Gülen Cemaati’nin organı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın o zamanki başkanı Harun Tokak ve Genel Sekreteri Erkam Tufan Aytav bir gün telefon edip ziyaretime gelmek istediklerini söylediler. Kararlaştırılan gün de Cemiyet’teki odama ziyarete geldiler.

Çay, kahvelerin içilmesinden sonra bana Zaman Gazetesi’nde yazı yazmamı, yakında kurulacak Samanyolu Televizyonu’nda program yapmamı, bunların karşılığında da aylık 500 milyon lira maaş teklif ettiler.

O zaman çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi’nden 15 milyon lira maaş alıyorum.

Hiç düşünmedim bile.

“Ben Cumhuriyet yazarıyım. Size uymam” diyerek teklifi kibarca reddettim.

Ama o dönem bunu kabul eden, hele de kendine Atatürkçü diyen çok gazeteci oldu.

Beyler, hanımlar!

Birisiyle meseleniz varsa çıkar açık açık yüzüne söylersiniz.

Arkadan dolanıp gölge oyunu oynamazsınız.

Hele hele kendini “Sıkı Atatürkçü” tanıtıp on parmağında on kara, insanlara iftira atmazsınız. “Gazetecilik Ahlakı” diye bir kavram var.

Nerede kaldı sizlerin gazetecilik ahlakınız?

Yoksa zaman içinde ülkedeki her şeyin ve herkesin yozlaşması gibi sizler de mi yozlaştınız?

Kifayetsiz muhteris diye bir deyim vardır bizde...

Bu da sizlere kapak olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar