Cesaret

Geçen yıla göre, opera ve baleye gidenlerin sayısı Türkiye genelinde yüzde 19 düşmüş.

Oyun sayısı da yüzde 10 azalmış.

İstanbul kültür merkezimiz ya…

15 milyon nüfusu var.

Bir akşam kaç tiyatro, bale, opera  eseri sahneleniyor.

Hiç merak ettiniz mi? 

1,5 milyonluk Viyana’da 70 sahne perdelerini açıyor dersem belki farkı anlarsınız.

Cumhuriyet hükümetleri, devletten katkı vererek, tiyatro bale ve müzik sanatlarını ayakta tütmüş.

Son 15 yıldır bütün sanat dallarına hükümetler uzak durduğu gibi gelişmesine de yardımcı olmuyorlar.

Bunun gerekçesi bu kültür bize ait değil olamaz.

Dede Efendi bizim değil mi?

O zaman dans da bizim, türkü de bizim, bale de bizim.

İnsanlığın çünkü. Sanat insanlığın malı…

Sanatçı da zor yetiştiği için sahip olmamız gereken bir değer.

Bir balerinin, arya okuyan bir sopranonun, kaç yıl ve günde kaç saat çalıştığını biliyor musunuz?

Bir de ölene kadar çalışmak zorunda olduğunu.

Bizim toplum aslında sanata ve sanatçıya büyük hoşgörü ile bakan bir toplum.

Ancak hem ekonomik sıkıntılar hem de büyük şehirlerdeki terör korkusu opera ve baledeki seyirci sayısını azaltıyor.

Aslında İngilizler gibi bilinçli olabilsek...

İnadına bale, müzikal, opera desek…

İkinci Dünya Savaşı’nda Londra bombalanırken bile Kraliyet Opera ve Balesi kapanmamış.

Neredeyse her gece sahnelerini açıyormuş.

İngiliz milli marşını söylemek geleneği ise buradan gelmiş. Her gece inatla tekrar…

O kadar fazla değişik ve yanlış işle uğraşıyoruz ki, başta komplo teorileri.

Güzel ve estetik her iş ile ilişkimizi kesiyoruz.

Hayır, mademki bu bir savaş ve Türkiye uygar bir ülke her şeye rağmen devam edeceğiz.

Virginia Woolf, “Kim korkar hain kurttan” çok güzel bir oyun.

İzlemediyseniz, mutlaka seyredin.

En azından kitabını alın okuyun.

Önceki ve Sonraki Yazılar