İcra yoluyla satılan gayrimenkullerde KDV bilmecesi

Herkesin malumu olduğu üzere, kişiler, yaptıkları birtakım işlemlerden ötürü elde etmeye hak kazandıkları alacaklarını tahsil edemezlerse, icra daireleri vasıtasıyla cebri takibat yapabilmekte ve bu şekilde borçluları ödeme yapmaya zorlayabilmektedirler. Borçluların bu zorlamaya rağmen borçlarını ödemeye yanaşmadıkları durumlarda ise, kanunun belirlediği yöntemlerle ve zor alıma dayalı olarak alacaklıların alacaklarına kavuşmaları sağlanmaktadır.

Bu yöntemler içinde en yaygın olarak kullanılanı ve bilineni ise borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarının, alacaklarının, haklarının vb. bazı kazanımlarının haczedilmesidir.

Alacaklıların talebi üzerine borçluların haczedilen malları, borcun da ödenmemesi durumunda, yapılan ihalelerle satışa çıkarılmakta ve ihaleyi kazanan kişilere ücret, harç ve vergileri de ödemeleri koşuluyla devredilmektedir.

Ancak, borçlu olan kişinin bir kurum (şirket gibi) olması ve haczedilip satışa çıkarılan malın gayrimenkul niteliği taşıması hâlinde kanun koyucu Katma Değer Vergisi bakımından istisnai bir düzenlemeye gitmiştir.

Kural olarak müzayede mahallerinde, icra dairelerinde ve benzeri yerlerde ihale, açık arttırma gibi yollarla yapılan gayrimenkul satışları KDV’ye tâbidir. Alıcılar, talip oldukları ve ihale/müzayede sonucu en uygun bedeli öne sürerek kazandıkları bu gayrimenkullerin devrini alabilmek için, malın bedeli yanında, kanunla belirlenen KDV ve bazı birtakım harç vb. kamu gelirlerini ödemek mecburiyeti altındadırlar.

Ancak, icra yoluyla satışa çıkarılan gayrimenkul, borçlu kurumun aktifinde “en az iki tam yıl” süreyle bulunmuşsa, bu satış KDV’den istisnadır.

Örneğin; A şirketinin B kişisine karşı borçlu olduğunu varsayalım. A şirketi borcunu ödemediği takdirde B kişisi tarafından şirkete ait gayrimenkul varsa bunun haczettirilmesi ve sattırılması, bu yolla alacağın tahsil edilmesi olanaklıdır.

Eğer B şahsı bu yolla satış talep eder, C kişisi de icra dairesi kanalıyla satışa çıkarılan gayrimenkulü almaya talip olursa, C kişisi bu ihale sonucu alacağı gayrimenkul için KDV ödemek zorunda olmayacaktır.

Ancak, borçlu kurum gayrimenkul ticaretiyle uğraşıyorsa ve haczedilen gayrimenkul de kurumun iş kolu sebebiyle aktife kayıtlıysa, icra dairesince yapılacak satışta KDV istisnası uygulanmayacaktır.

Durum böyle olmakla birlikte, kurumların aktifinde kayıtlı taşınmazların satışı sırasında icra daireleri tarafından alıcılara, devirden önce KDV ödettirilmeye devam edilmektedir. Sayısız ihtilafa ve davaya rağmen icra daireleri bu yöndeki uygulamalarını terk etmemektedirler. İcra daireleri bu yolla elde ettikleri vergi gelirlerini Hazine’ye aktarıyorlarsa da tahsil edilen paralar alıcı vatandaşların cebinden haksız olarak çıkmaktadır.

İcra daireleri vatandaşların, kanunlar karşısındaki hak ve menfaatlerini korumakla da yükümlü oldukları hâlde aksi yöndeki uygulamalarında ısrarcı davranmaktadır.

Ancak unutulmamalıdır ki, ihale/açık arttırma şartnamelerine KDV tahsil edileceğine dair hüküm konulmuş olsa bile icra daireleri, belirtilen özellikleri sağlayan gayrimenkullerin satışından cebren KDV tahsilatı yapamazlar.

Devir için KDV ödemesinin şart koşulması durumunda İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesinde düzenlenen şikâyet yoluna başvurulması ve mahkeme kararıyla bu haksızlığın önüne geçilmesi mümkün.

Aynı şekilde bu yönde bir düzenleme olduğunu bilmediği için KDV ödeyen kişiler de ödedikleri paraları iade alabilmek için yasal yollara başvurabilirler. Mahkemeler yaptıracakları incelemeler neticesinde, borçlu kurum aktifinde ilgili gayrimenkulün iki tam yıl süre ile kayıtlı olduğunu tespit ettikleri durumlarda, haksız olarak tahsil edilen KDV’lerin iadesine karar vermektedirler ki yüksek yargı kararları da bu yöndedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar