“GELİR EŞİTSİZLİĞİ”

Sıkça “gelir eşitsizliği” konusunda sızlanmalar, eleştirmeler, yerden-yere vurmalara tanık oluruz!

En sonunu, iki gün önce CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut yaptı.

Dedi ki:

“Türkiye gelir dağılımı eşitsizliğinde Sırbistan’ın ardından Avrupa ikincisi, Adana’da Türkiye ikincisi…”

Bunun anlamı şudur:

Türkiye “gelir eşitsizliğinde” en kötüsünün bir önünde…

Adana’da, Türkiye’de en kötünün bir önünde…

Nedenini oturup sorgulayalım…

***

Önce “gelir eşitsizliği” nedir ona bir bakalım…

Ekonomik ya da gelir adaletsizliği olarak da gündeme gelen konu, aslında kapitalist sistemin “kendine” aradığı çıkış-kurtuluş yollarından biridir!

Ortada “büyük bir pasta” vardır.

Pastayı yapan, ortaya koyan “emek” harcayan toplumun büyük kitlesi “çok azını” alırken, salt kattığı “kapital” nedeniyle “çok fazlasını” almasıdır!

Emekçinin doyumsuzluğu, kapitalistin yiyemediğini atmasıdır da bir anlamda!

Emekçiye “doyabildiğini” vermek yerine, artanını çöpe atmak!

Bir “sistem” hastalığıdır!

Ancak bunun en büyük travmasını, en sarsıntılısını, en can alıcısını “emekçi” yazar!

İş arasa bulamaz! Bulsa doyamaz! Doyamayınca da “sistemin” anarşisti olur çıkar!

***

Yurdun dört-bir yanında temelleri atılan, akarsuların önlerinde “yapay” kanallar oluşturularak kurulan HES’ler konusunda neler söylenmiyor ki?

Bunu Adana’da geçtiğimiz yıllarda yaşadık…

Köylülerle ne sözler verilmiş, ne gelecekler sunulmuştu öyle…

Bir tanıdığım “bu kanalın senin tarlanın kenarında geçmesi değerini artıracak, buralarda işler yapılacak, köylünün çalışacağı yerler oluşacak” diye söz verdikleri gibi “kem ülkemiz enerji üretecek, kötü mü” diye de sormuştu!

Konumuz “gelir eşitsizliği”…

Sanki HES’ler yapılınca, burada enerji üretilince bu köye ya da yakınlarına daha ucuz enerji vereceklerdi!

Sanki ülkemizde enerji fiyatları ucuzlayacaktı!

Sanki ülke bundan dolayı gelirini artıracak, bundan da yurttaşları etkilendirecekti!

O HES’lerle donatılmış kentlerin, köylerin toprakları öncesi gibi üretmiyor, öncesi gibi ağaçlar yeşil değil, öncesi gibi verim yok!

Oralarda “ekmek” bulamayan köylü şimdi kentlere inmiş!

“Gelir eşitsizliği”ni yakalayabilmek için!

***

“Gelir eşitsizliği”nin toplumda oluşturduğu sonuçlara bakmak gerek!

Kimse çıkıp, “bu ülkede adalet” var diyemiyor!

“Adalet” olmayan bir yerde “eşitlikten” söz etmek olası değil!

Eğitimde, sağlıkta, yargıda, sokakta, doyumda, harcamada…

Ülkede “yüksek gelir sahibi” olan yüzde yirmilik katman, ulusal gelirin yaklaşık yarısını alıyor! Buna karşın “en düşük gelir sahibi” olan yüzde yirmilik katmansa yüzde altılık bölümü… Arada kalanlar da dilimin diğer yarısını aldığı TÜİK araştırma sonucunda ortaya çıkıyor!

Alt-üst arasındaki makas aralığının daralmasını beklerken, “iktidar” onsekiz yıllık sürecinde “aralığın” daha da açılması için dar gelirlinin “alım gücü” çıkmazıyla ringde boks yapmasını yeğliyor!

***

CHP’li Bulut’un “Türkiye gelir dağılımı eşitsizliğinde Sırbistan’ın ardından Avrupa ikincisi, Adana’da Türkiye ikincisi…” tümcesi önemli, ancak yaptırım için “ne yapılacağı, ne yapmak isteyeneceği” çok önemli.

Konunun içerisinde Adana’da var ya…

“Gelir eşitsizliği”ni çözmenin “ilk” koşulu “istihdam”…

Bilindiği gibi, yirmi-yirmibeş yıl öncesinde Adana’nın sokakları, caddeleri, toprağı altın sayılırdı!

Geniş caddeler, geniş alanlar “emekçi”nin alın terini yayar, bunu gülücüğe, umuda, geleceğe dönüştürürdü!

Adana denildiğinde, Adanalı denildiğinde varsıllıklar gelirdi akla!

O dönemlerde “gelir eşitsizliği”ni bırakın, yoksulluktan bile söz edilmezdi!

Neler oldu da bu günlere gelindi?

Neler oldu da fabrikalar bir bir kapandı?

Neler oldu da toprak işlenmez oldu?

Neler oldu da Adana “en gerilerde” kaldı?

Neler oldu da örgütlü toplum darma-dağın edildi?

Kanımca CHP’li Bulut’un bu konuları iyice irdelemesi, yanlışın nerede-ne zaman-kim tarafından yapıldığını söylemesi, bugün yapılacak olanları saptaması gerekir!

Önceki ve Sonraki Yazılar