KENTLERDE “SAĞLIĞA ZARARLI” ÇALIŞMALAR (2)

İklim, coğrafi yapı, yeraltı/yerüstü varsıllıkları bakımında ülkemizin önemli bir bölümü Çukurova…

Verimli toprağı, çalışkan insanı, her tür ürün yetiştirmek için sulama olanağı bulunan bir yer Çukurova…

Çukurova’nın yaşadığı kısır döngüye, ekonomik çöküşe, yaşamını sürdürmeye yetmemeye, mutsuz olmaya, işsiz kalmaya kent dışından gelenler “anlam” vermekte zorlanıyor!

Kentin kurumları, odaları, sivil toplum örgütleri “her” salon toplantılarında “daha güzel” bir Adana için söz vermelerine, Adanalının “tüm” bunları yapacak/ yapabilecek güçte olduklarını yinelemelerine karşın; çözüm yolları bir yerde düğümleniyor…

Bir yerlerin “daha” çok kazanma hırsı, bir yerlerin ekim alanlarını bozma girişimi, bir yerlerin “iktidar” saltanatına dayanma çabası, bir yerlerin Çukurova’nın verimli topraklarını beton yapılarla donatma uğraşı…

***

Mustafa Balbay’ın bir gezi yazısında okumuştum. Yazıda “içinden su geçmeyen yeri kent saymam” diyordu!

Adana’nın “kent” sayılmak için o denli çok gerekçesi, sağlam dayanağı var ki…

Ama nedense “tüm” bunları görebilecek, gördüklerini değerlendirebilecek, değerlendirdiklerinden katma eğerler oluşturacak, oluşturduklarıyla da Adanalıyı sevindirecek/ mutlandıracak bir kurum, bir oda, bir sivil toplum örgütü “teoride” varlığından söz edilse de “pratikte” adı/ sanı yok!

İkliminiz, coğrafi yapınız, yeraltı/yerüstü varsıllıklarınız, verimli topraklarınız, üstelik Seyhan Irmağınız da var…

“Sağlığa yararlı” çalışmaların izi yok! Acı değil mi?

***

Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın, konuşmasında yaptığı bir saptamanın altını çizmek yararlı olur, şöyle ki:

“Daha denizimizin olduğunu bile anlatamamışız. Bu denli özelliği olan bir kent ne yazık ki hak ettiğini bulamadı. Adana turizmden payını alamadı…”

Anlattığımız da bu değil mi?

Başkan Karalar’ın sözlerini bir özeleştiri olarak ele alınırsa eğer…

Adana’nın, Çukurova’nın denizini/ özelliklerini değerlendirememesinin önündeki “engelleri” ortaya koyabilir, bunları aylık yapılan meclis toplantılarında gündeme taşırsa eğer “ilk adımın” atılabileceğini sanıyorum…

Geçmişte Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’ın benzer bir anısı vardı, orada “kentimin tüm sorunlarını halka anlatıyorum, hangi parti ya da milletvekili destek/ köstek olursa onu da halka anlatıyordum” diyordu.

Başkan Karalar’ın “Adana’nın payına düşeni” almak için ne yapabileceğini burada görmemiz olası…

***

Çukurova denince Adana, Adana denince Çukurova ilk akla gelen olur.

Her mevsim üretim yapılabilecek iklimi, tohumu yeşertecek verimli toprağı, tarihsel birikimi, konuksever insanı önüne koyulan engelleri bir aşabilse, yapmak istediklerinin ucundan bir tutabilse…

Her şeyden önemlisi de; kurumlar, odalar, sivil toplum örgütleri dediklerini/ verdikleri sözlerin bir kaçını gerçekleştirmiş olsa…

“Her şey çok güzel olacak!”

Ne kentin görünümü kirletilecek, ne Adana beton yapılarla bozulacak, ne dere yatakları “imara” açılacak, ne tarım alanları taşlaşacak, ne de “rant” hırsı bu denli “sınıfsal” ayrımı keskinleştirecek…

Sigara paketlerinin kapaklarında “sigara sağlığa zararlı” tümcesinin önemsenmesi kadar, kentlerde kirliliğe neden olan yapılar da “sağlığa zararlı” bulunabilir/ buna göre çözüm yolları geliştirilebilirse;

İşte o zaman Adana için “güzel şeyler olacak” denir!

Önceki ve Sonraki Yazılar