Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

Hayal etmek ve yaratıcılık

Tüm eğitim sistemlerinin amacı yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirmektir. Bu amaç aynı zamanda yaratıcı bireyi yetiştirmeyi de kapsar. Yaratıcılık, her şeyden önce “yeni” olmayı gerektirir. Yeni düşünce, yeni yaşantı, yeni deneyim ve yeni ürün oluşturma yetisi kendini yaratıcılıkta bulur.

Hayal gücü, yaratıcılık yetisinin ortaya çıkmasını, bastırılmışsa yeniden keşfedilmesini sağlar. Yaratıcılığı aktif hale getirir, harekete geçirir. Yaratıcılık bir süreçtir ve insanın her türlü eyleminde bulunabilir. Doğuştan gelir ve insana özgüdür. Her insan yaratıcı olabilir. Yaratıcılık yetisi çeşitli nedenlerle yok edilmiş, geriletilmiş olsa bile eğitim ortamlarının sunacağı olanaklarla yeniden kazanılabilir. Yaratıcılık aynı zamanda bir değerdir. Bu değere sahip olan bireyler, araştırıcı, özgür düşünen, soru soran, meraklı, sabırlı, ileriyi görebilen kişiler olarak toplumda yer alırlar ve toplumsal baskılara karşı gelebilirler.

Yakın zamanlarda yapılmış pek çok araştırma 4. Sanayi Devrimi’nde üç temel beceriye sahip insanlara daha fazla gereksinim duyulduğunu vurgulamaktadırlar. Yaratıcılık bu üç temel beceresinin başında gelmektedir. Karmaşık problem çözümü ve eleştirel düşünme de diğer iki beceri olarak adlandırılmaktadır.

Ülkelerin geleceklerini güvende hissetmeleri ve daha güçlü kalabilmeleri yaratıcılık alanına yaptıkları yatırım ile doğru orantılıdır. Yaratıcı bireyler bu tür ortamlarda daha kolay yetişir. Bu bireylerin varlığı yeni düşünce, tasarı veya ürün olarak ortaya çıkar. Yaratıcılığa yapılan yatırımlar hiçbir zaman karşılıksız kalmaz.

Yaratıcılık kendini yalnız okulda değil, çocukların oynadıkları, deneyimler edindikleri, çevrelerini kendilerine göre yorumladıkları her yerde ortaya çıkabilir. Sözgelimi bir yatak örtüsünü alıp masanın üzerine örtmeleri ve masayı bir mağara ya da kulübe olarak canlandırmaları, sıradan eşyalara imgelem yoluyla farklı işlevler kazandırmaları bir yaratıcılık göstergesidir.

Yaratıcılık gerekli durumlarda kurallara da karşı gelip, denenmiş şeylere karşı kuşku ve merak duyabilmek ve denemektir. Yaratıcılık; farklı kalıpların dışına çıkma, alışılmış düşünce zincirlerinden kurtulma, boşlukları ya da eksiklikleri sezip bunlar hakkında düşünceler geliştirmedir. Yaratıcı birey, bu özellikleri yerine getirirken düşüncelerindeki esnekliğe, özgünlüğe ve duyarlılığa da sahip bir yapıdadır. Öğrenmeye hazırdırlar. Sezgi, hayal gücü, deneme, araştırma, sınama gibi belirgin özelliklere sahiptirler. Bu nedenle yaratıcılık sürecinin içinde olan bireyler hem kendileri değişirken aynı zamanda çevrelerini de değiştirirler.

Okullarda çeşitli beceri atölyelerinin açılması ve bu yönde bir eğitim programının uygulamaya konulması yaratıcılık ve hayal gücünün gelişimi açısından son derece önemlidir. Beceri atölyeleri yalnızca okullarda değil okul dışı eğitim ortamlarında da olabildiğince fazla olmalıdır. Çocukların okullarda kendilerine dayatılan tüm sınırlardan kurtulup, başka dünyalara açılmasında bu atölyeler önemli roller oynar. Hem belirli kurallar içerisinde hem de gönüllü olarak bu atölyelere katılan çocuklar belirli bir zaman sınırı olmadan yaşam boyu öğrenme sürecini yaşarlar. Bu süreçlerde yaratıcılık da hayal gücü de zaman içerisinde gelişir.

Araştırıcı, özgür düşünen, soru soran insanı yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sistemi, hayal gücü ve yaratıcılığın önündeki tüm engelleri ortadan kaldırarak işe başlamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar