Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

Kültürel eğitim

İnsanın çevresindeki “her şey” ile etkileşim içerisinde bulunması onun yaşantısını oluşturur. Bu yaşantı bilinçlenme ve kültürlenme süreci olan eğitim ile değişime ve gelişmeye uğrar. Bu yaşantılarda planlı ya da plansız okul dışı tüm kültürel ve sanat etkinliklerin rolü büyüktür. İnsan yaratıcılığının geliştirilmesi kültürel gelişimin de temelini oluşturmaktadır. Buna karşılık eğitimin temel görevi insanların bir arada barış içinde yaşamalarını, insanların yarattıkları teknolojinin kölesi olmaktan alıkoyacak olanakları kullanmalarını sağlamaktır. Bu nedenle kültürel eğitim bütün toplumlar için geçerli bir anlayışa sahiptir.

Kültür genel bir yaklaşımla insanın yaptığı her şeydir. Kültürün bu "her şey" olan yönü bir anlamda kültürün de sonucunu oluşturur. Kültür öğrenilebilen her şey olduğuna göre kültürel etkinlik ya da kültürel çalışma da kültürü oluşturan eylemlerle özünde insanın tüm potansiyelini geliştirmeyi amaçlayan etkinlik olarak değerlendirilir. Bu etkinlikler bizi kültürel eğitim kavramı ile buluşturur.

Kültürel Eğitim, kültürel yaşama ilişkin bilgilenmeyi sağlamada, çağdaş kültürel yaşamı tanıtmada, kültürün geliştiği ve yayıldığı süreçlere ortak olmada ve onları tanıtmada, kültürel miras ve çağdaş kültür arasında dengeyi kurmada, estetik eğitimi oluşturmada, medeni ve etik değerleri kazandırmada ve kitlenin eğitilmesini çok kültürlülük kavramı bilinci içerisinde sağlamada önemli görevler üstlenir.

Kültürel etkinlikler, birbirinden farklı ortamlarda oluşur. Okul, resmi ya da sivil toplum örgütleri gibi kurumların her türlü kültürel ortaya çıkabilir. Sanat ve müzik okulları gibi, tiyatro, müze, galeri, sanat evi, opera binaları ve hapishanelerdeki kültür pedagojisine yönelik özel çalışmalar da bu uygulamalara dâhil edilebilir. Bu uygulamalar; sosyal çalışmacılar, sanatçılar, öğretmenler, gençlik çalışmacıları, profesyonel ya da gönüllülerin çalışmaları ile yürütülür.

Eğitimde asıl amaç kültürel etkinlikler yoluyla kültürel eğitimdir. Sözgelimi dans etmek isteyen ve sanatsal çalışma yapmak isteyenler bunu kendi kendilerine yapabilirler. Ancak bu kitaplardan öğrenilmez. Kuşkusuz, kendi kendine dans etmek, sanatsal etkinliklere girmek, bu alanda eğitimsel açıdan başarılı olabilmek için yeterli değildir. Çok daha fazla araç gerece ve mesleki anlamda kültürel eğitim uygulamalarının yapılmasına gerek vardır. Bir insanın bir başkasını etkilediği her yerde eğitim doğrudan başlar.

Kültürel eğitim proje, kurs ya da başka uygulamalar şeklinde planlanıp, organize edilip, gerçekleştirilip değerlendirilebilir ve genellikle okul dışında kültür ve onun uygulamalarına yönelik olarak yapılan tüm sanatsal ve kültürel etkinlikleri kapsar. Kültürel eğitim çocukluk ve gençlik dönemini yaşayan herkesin ulaşabileceği olanaklar sunmayı, onların kendi yaşamlarını özgürce zenginleştirmeyi ve sosyo kültürel çalışmalarda katılımcılara öncelik verir. Onları yaşadıkları topluma adapte etmek ve bir anlamda yabancılaşmayı önlemek de kültürel eğitimin bir parçasıdır.

Bu anlamda kültürel eğitim herkese açık ve özgür katılımı ön plana alarak katılımcılara özgüven, sosyal etkileşim, çok yönlü yaşantı gibi temel eğitsel değerleri olan katkılarda bulunur. Bunun yanında toplumun her kesimine de yönelir.

Kültürel eğitim hem “herkes için” hem de “her yerde” eğitimdir. Herkes için eğitimde, her birey isteğini istediği şekilde değerlendirebilmelidir. Kültürel eğitim bu anlamda demokratik bir eğitim etkinliği olarak değerlendirilebilir. Kültür insani bir yaşam biçimidir. Bu yönüyle kültür, insanın içinde yaşadığı ve etkinlikte bulunduğu yer olarak da tanımlanır.

Kültürel eğitim ile kültürel araçları hazırlayıp işe koşarak, kültürel alanları hazırlayarak, bir grup etkinliği içerisinde sosyal öğrenmeyi sağlayarak ulaşabilir. Kültürün çok yönlülüğü öncelikle kendisini sanat alanına taşımıştır ve kültür günümüzde gitgide artan bir şekilde sanatsal ürünlere dönüşmüştür, bunun sonucunda, tiyatro, müze, sinema, müzik, dans, edebiyat ve plastik sanatlar gibi sanat dallarında odaklanmış gibidir. Fakat kültür insanın sosyal ve duygusal özdeşimin oluştuğu bir ortam, insanın yetilerini ve zekâsını yaratıcı yolda işe koşabildiği bir alandır.

Sadece buna dayanarak kültürel eğitimin amacının insanları kültürel etkinliklerle bir araya getirmek ya da onlar arasındaki bağı yaklaştırmak olduğu söylenebilir.

Çocukların ve gençlerin içinde yaşadığı dünya, bilinçli ya da bilinçsiz olarak toplumsal krizleri yaşadıkları, duygu ve düşüncelerinde hissettikleri, sanat-ticaret gibi ortamlarda bu duygularına karşılık buldukları ortamlardır. Bu ortamlarda çocukların ve gençlerin duygularına karşılık bulmak için farklı yaklaşımlara gerek duyulur ve genel olarak bu farklı yaklaşımlara bir adres göstermek gerekirse de bu da doğrudan kültürel eğitim alanıdır. Çünkü bilgiye ulaşmak için çocuk, genç ya da yetişkin arasındaki aracıların ortadan kaldırıldığı, bilgiye doğrudan, zaman, mekân, süre ve hiçbir beklentiye bağlı olmadan yaşanabilme olasılığı bu tür etkinliklerde kendini çok rahatlıkla gösterebilir. O halde kültürel eğitimin işlevlerinden birinin toplumsal kriz ve diğer sorunlara rağmen çocuk, genç, yetişkin ve diğer katılımcılara çeşitli "farklılıkları" yaşatmak olduğu da belirtilebilir.

Bilinmektedir ki pek çok şehirde ve ilçede yapılan pek çok festival ya da şenlik düzenleme komitelerinin, kültür yönetmenlerine ve gerektiğinde yeni kültür politikaları geliştirebilen kültür pedagoglarına gereksinimi bulunmaktadır. Yerel yönetim kadrolarında, halk evlerinde, halk eğitim merkezlerinde, tiyatrolarda, müzelerde, galerilerde, yayın evlerinde, fabrikalarda, eğitim kurumlarında kültür pedagogu istihdamı artık zorunlu hale gelmiştir. Çünkü kültürel eğitim bir uzmanlık işidir ve bu etkinliklerin tamamının planlı, programlı ve kendine özgü alan ve yöntemlerle yapılması gereklidir.

Kültürel eğitim boşluğunu doldurma işini özellikle büyük şehirlerde görevlerine yeni başlamış yerel yönetimler çok iyi gerçekleştirebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar