Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

KÜLTÜREL VEYA SANAT YOLUYLA EĞİTİM

Yaratıcılık, insan yaşamının her döneminde varlığını koruyan, sanatta, bilimde ve hatta gündelik yaşamda kendini hissettiren bir davranış biçimidir. Yaratıcılığa ilişkin yaygın düşünce, yaratıcılığın özel yetenekli insanlara özgü, olağan insanlardan uzak olduğu yönündedir. Oysa bu düşünce yanlıştır ve düzeltilmesinde yarar vardır:

Yaratıcılık insana özgüdür. Her insan yaratıcıdır. Yaratıcılık yetisi çeşitli eğitim programları ve uygun ortamlarla ortaya çıkartılabilir ve geliştirilebilir. Bu nedenle her devirde insanın yaratıcı olması, yaratıcı düşünmesi; davranışı geliştirmekten sorumlu olan eğitime ve onun alt dallarına bağlıdır.

Kültürel eğitim veya sanat yoluyla eğitim anlayışları yaratıcılığı geliştiren en önemli çalışma alanlarındandır. Bu alanlar eğitimin alt dallarından biridir ve örgün eğitim ile birlikte eş değerde yer alması gereken bir eğitim anlayışının adı olarak değerlendirmelidir.

Günümüzde eğitim programlarının aşırı yüklü oluşu, öğretmenin daha çok aktifliğine ve dolayısı ile monoloğuna dayalı yöntemlerin ağırlığı ve eğitim programlarındaki geçerliliğini kaybetmiş anlayışların devam ediyor oluşu, sanat yoluyla eğitim anlayışını ve kültürel eğitim yaklaşımını olumsuz yönde etkilemektedir.

Bir ülke sanat ve kültürel etkinliklerden uzaklaşıyorsa, sanata çağın çok gerisinde kalmış bir düşünce sistemi ile bakıp, değerlendiriyorsa (sanata tüküren belediye başkanlarını hatırlayalım),  kültürel eğitim ve sanat yoluyla eğitimin araçlarının eğitim programlarında daha fazla yer almasını gerektirir.

Kültür ve sanat eğitiminden geçen çocuk, ergen ya da yetişkinler yaşama bakış açılarını, anlama ve kavrama durumlarını geliştirirler. Sanat, bilindiği gibi insan yaşantısını zenginleştiren estetik güce sahiptir. Sanatsal ve kültürel eğitimin hemen tümünde duyuşsal anlayışı ve kavrayışı geliştirme olanağı söz konusudur. Kültürel eğitim ve sanat yoluyla eğitim çocukların doğrudan estetik bilinç kazanmalarını sağlar. Sanatın dili ortak olduğu için çocuklar sanat yoluyla evrenseli yakalayabilirler.

Kültürel eğitim ve sanat yoluyla eğitim anlayışı daha geniş ele alındığında çocuk ve genci sanatçı yapmayı amaçlamaz. Bu anlayışlar yetişmekte olan kuşakları her alanda yaratıcılığa yönelterek, onlardaki bilişsel gelişimin yansıra, duyu, duygu ve duyarlığın eğitimine yer veren bir bütüncül eğitim olma özelliğine sahiptir.

Sanatın bir araç olarak ele alındığı kültürel eğitim ve sanat yoluyla eğitim çocuk ve gençlerin yaratma güçlerini geliştirmesinde en elverişle ortamı sağlayan, çocuk ve ergenin okul ve toplum içindeki ahlaksal, kültürel, zihinsel, dilsel ve fiziksel gelişimlerini hızlandıran, öğrencileri ilerde yetişkin olarak yer alacakları yaşamdaki olanaklara, sorumluluklara ve deneylere hazırlayan bir eğitim bilimi alanıdır. Ççocuk, genç vd. insanların yaratıcılıklarını sanat ve kültürel etkinlikler ile geliştirmek kültürel eğitimin önemli amaçları arasındadır.

Kültürel eğitim ve sanat yoluyla eğitimin bir eğitim bilimleri alanı olarak algılanması ve değerlendirilmesi gerekir. Çünkü bu alanlar yaratıcı bireyi yetiştiren disiplin ve yöntemlere sahip eğitsel etkileri içinde barındıran disiplinler arası özelliklere sahiptir. Eğitimde drama/yaratıcı drama alanı bu çalışma alanlarının en yeni olanlarındandır.

Sanat eğitiminin yalnızca sanatçı veya sanat eğitimcisi yetiştiren kurumları içeren bir alan olmadığı düşüncesinin her şeyden önce kendini YENİ olarak adlandıran YÖK için daha geçerli olması gerekiyor.

YENİ YÖK sanat eğitimini hala ve niçin sadece resim ve müzik eğitimi ile sınırlandırmaktadır? Yeni alanları ve özellikle yaratıcılık odaklı yeni alanlara niçin gerekçesiz olarak “Hayır” demektedir?

Önceki ve Sonraki Yazılar