Öykü Arıca
KAYYIM REKTÖR KISKACINA SIKIŞAN DEMOKRATİK ESASLAR
Bilim ve kültür yuvalarının kah maddi değerlerini kah manevi erdemlerini yağmalamak üzere AKP Genel Başkanı eliyle üniversitelere ‘mevzilendirilen’ kayyım rektörlerin adlarını, sanlarını ve ‘buralara’ nerelerden geldiklerini özetleyen bir dizelge hazırlasak, boyutu buradan Fizan’a yol olur. Kabaca, hepsi aynı kuluçkanın çocukları diyebiliriz.
Devlet babayla hükümet ananın öz ve üvey olarak bizleri ayrıştırdığı şu günlerde üniversite öğrencilerinin, çıkışlılarının ve öğretim üyelerinin antidemokratik tayinlere karşı protestosu, AKP ve YÖK tarafından sağladığı ‘fırsatla’ rektör olarak atanan Melih Bulu’yla belirmedi. Bugün demokrasiye aykırı düzmecelere başkaldıranlar, 2015’te aynı kişinin eliyle atanıp İstanbul Üniversitesi Rektörü olan Mahmut Ak’a da sırtını dönmüşlerdi. 2020 yılında kayyım Rektör Mahmut Ak’ın aldığı ‘yemekhane’ kararlarının üstüne ona yüzlerini dönüp gözünün içine bakarak hesap soranlar da demokrasi mefhumuna uymayan herkese ve her şeye karşı onurlu ve protest duruşunu gösterenlerdi. Devlet politikasının hamuru yoğurulurken elinin değmesine izin verilmeyen kimseler, 2020 yılında İTÜ Rektörlüğü’ne tayin edilen İsmail Koyuncu’ya da haklarını yedirmemek hususunda istikrarlılar, çünkü kendisi çok uzun yıllardır vatandaşlar tarafından tercih edilen, iki merkezi aksa açılan İTÜ Maçka Yerleşkesini yayalara kapatma kararı aldı, yolu kullananlara sormadan!
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’NDE NELER OLMUŞTU?
2009 yılında İstanbul Üniversitesi’nin Tarih dersliğinde Osmanlıcayı da kapsayan eğitimler veren ‘öğretmekle’ görevli Mahmut Ak, Rektörlük seçimlerinde fark yiyerek ikinci olmasına karşın Rektör olarak ‘atanmış’; gerçekleşeceği başından belli ‘onurlu insan’ protestolarıyla muhatap olmuştu. İstenmediğin yerde bulunmamak, gururuna sahip çıkmak, yoksa da bir tane edinmek gibi nosyonlarla arasında kilometrelerce mesafe olan kayyım Rektör Ak, 2020 yılının girizgahında üniversitenin yemekhane hizmetinde öğrencilerin cebini boşaltmaya; cep delik cepken yamalıysa da aç bırakmaya ilişkin kararlar alınca, doymak bilmediği protestolardan belki de en doyurgan olanıyla karşılaştı. Eşzamanlı olarak, bir İstanbul Üniversitesi öğrencisinin ‘yemekhane kartımda para kalmamış’ ve benzeri sosyal medya paylaşımları yaptıktan sonra intihar etmesiyle birlikte Ak, ‘diğer masraflardan kısarak’ yemekhane hizmetinin aynı biçimde sürdürüleceğini ‘lütfetti.’ Elbette kendisi lütfeyleyene kadar otobüsler dolusu polis aracılığıyla, karnı guruldayan öğrencilere dayak yedirdi.
İTÜ’DE ‘NE İŞLER’ DÖNDÜRÜLÜYOR? İSMAİL KOYUNCU KİM?
2020 yılında İTÜ’de rektörlük görevine ‘başlatılan’ İsmail Koyuncu da boş duracak değil elbette; rektör kardeşlerinin izini sürmekte. İTÜ Maçka Yerleşkesi, dört mahalleyi birbirine bağlayan ve 50 yılı aşkın süredir yayalar tarafından yeğelenen bir yol. Bu yerleşkenin yakınında ikamet eden bir Şişli sakiniyim ve civara yolum düştükçe hem kestirme hem güvenli olduğu için ben de bu güzergahı kullanıyorum. Bu yolu yürüyüş yapanlar, evcil hayvanlarını gezdirenler de tercih etmekte; fakat kimseler tercih etmeseydi bile bu Rektör hangi makam ve yetki kapsamında halka açık ve ait bir yolu kapatmaya karar verebilmekte?
“Mensuplarımız için daha güvenli olsun” ‘dolandırmasıyla’ yolu yayalara yasaklayan Rektörlüğün aklı ya güvenlik önlemlerinin artırılmasına basmamakta ya da amacı başka! Sözümona Rektör İsmail Koyuncu’nun faaliyetlerine kısaca göz atarsak: İslam İşbirliği Teşkilatı’nda ‘İslam Ülkeleri’ başlığı altında çeşitli eğitimler veren, adı birçok yolsuzluk iddiasına karışmış TÜBİTAK bünyesinde başkanlık koltuğu bulunan, basit bir sosyal medya ‘taramasıyla’ da AKP’ye yakınlığı göze pat pat çarpan biri… Hem yolu kullananların hem İTÜ mensuplarının emniyetini güvenceye altına alabilecek olumlu çözümler üretmektense, alanı ‘yasaklamakta’ karar kılan İTÜ Rektörü İsmail Koyuncu’nun çevre ve altyapı mühendisliği alanında da epey donanımlı olduğunu belirtirsek, bu yasaklamanın dehlizlerinden ‘profesyonel bir rant projesi’ kokusu almak işten bile olmaz.
ATARIM, TUTARIM; BEN BUNU REKTÖR ATARIM
AKP Genel Başkanı ‘antidemokrasiye karşı mücadele eden herkesle savaşırım’ prensibinden vazgeçecek değil; usulsüzce Rektör olarak atananların aktif biçimde kınandığı bu süreçte bizlere kimmiş, neymiş; hangi siyasal İslamcı teşkilatın eklemiymiş; hangi tarikatın boğumuymuş, teftiş edeceğimiz 11 isim daha verdi. Her karşı çıkışı bir karşı çıkışla cevaplayan, her itirazın içinden kararlarını kaba kuvvet uygulatarak hayata geçiren, bu sayede ‘ben ne dersem o olur’ ilahlığına oynayan Genel Başkan, istifasını isteyen milyonların yüreğini istintak ederken, kendi yüreğinin önümüzdeki seçimi kaldırabilecek kadar kudretli olup olmadığını sorguluyor mu? Yorum sizin.