Bu insanlara kim el uzatacak?

Coronavirüs’ün ülkemize gelmesiyle birlikte birkaç ay sonra da doğal olarak yasaklar geldi  ve iş yerleri kapatıldı. Zor bir dönemden geçtik, ardından normalleşme dönemine girdik ve zor duruma düşen esnaf biraz da olsa borçlarını ödemeye fırsat buldu.

Gelelim Covid-19 vakalarının tekrar yükselmesine:

Aylar öncesinden “yasaklar gelsin, vaka sayıları artıyor” diye çağrı yapıldı.

Bakanlığın açıkladığı resmi rakamlara göre vaka sayısı 30 binin üzerine çıktı.

Geçtiğimiz haftalarda da yasaklar kapsamlı şekilde geldi ve çok sayıda iş yeri bu kararla kapatıldı.

Evet, kesinlikle yasaklar gelmeliydi ancak esnaf ve çalışanların durumu düşünülmedi maalesef.

Bu yayımlanan genelgeyle mağdur olan esnaf ve işçiler kara kara düşünüyor.  

İnsani düşünün lütfen:

Bu insanlar nasıl geçinecek, faturalar nasıl ödenecek, çocuğun ihtiyacı nasıl karşılanacak?

İşin özü şu: Bir tarafta pazarını keyifle geçirenler, diğer tarafta ise kaç pazar daha idare edebiliriz diye umutsuzca çocuğunun gözlerinin içine bakan insanlar var!   

***

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) 31 Ağustos verilerine göre, Türkiye’de kayıtlara geçen iş yeri sayısı, 2 milyon 103 bin 754. Toplam esnaf sayısı ise 1 milyon 953 bin 120. Bu rakamlara kayıt dışı esnaf ve iş yerlerini eklersek bu sayı 3 milyonu geçiyor.

Her bir esnafın yanında en az iki işçi çalıştığını düşünelim: 6 milyondan fazla işçi yeni kısıtlamalarla birlikte işini kaybetmiş durumda oluyor.

Bunlara ailelerini de eklersek yaklaşık bu sayı 10 milyon…

10 milyon insan=10 milyon mağdur vatandaş

Lütfen empati kuralım:

Ya onlardan biri siz olsaydınız?

***

Devlet bankalarının “flaş” olarak duyurduğu temel ihtiyaç  kredisi vardı hatırladınız mı? 6 ay ertelemeli…

Zor da olan yurttaşlar, bu krediyi alabilecek ve 6 ay sonra ödemeye başlayacaktı. İşte o ay 6 geçti ve ödeme günü geldi ama kepenkler yine kapatıldı.

Şimdi bu borçlar nasıl ödenecek? Ödenemezse, gecikirse banka işlem yapacak.

Ne yapsın şimdi bu insanlar?

***

Bakın İstanbul / Ataşehir’de bir olay yaşandı. Mutlaka görmüşsünüzdür.

70 kişinin çalıştığı bir kafenin sahibi çatıya çıkarak, iş yerinin tabelasını parçaladı.

Bu isyan niyeydi,  bakın işyeri sahibi ne diyor:

Arkadaşlar, biz evet hata yapıyoruz. Biz alkollü mekân değiliz. Biz sadece çay satıyoruz. Bunun için bu şekilde yargılanmamak gerekiyor. Burada 70 personel var. Hepsinin evde çoluk çocuğu aç. Bunlar mecburlar çalışmaya. O zaman bize ekmek verin kardeşim. Personelime ekmek verin. Bir genelge de mal sahipleri için çıkarın, bir genelge de SGK primleri için, bir genelge de vergi için çıkarın”

Hadi bu sözlere cevap verin!  

***

ayakkabi-boyacisi.jpg

Hafta sonu tamamen sokağa çıkma yasağı geldi. Bu kararı nereden öğrenebiliriz? Evimizde olan televizyondan ya da cep telefonumuzdan.

Gaziantep de evli ve 4 çocuk babası olan ayakkabı boyacısı Orhan Özcan, sabah evinden çıkarak her zaman durduğu sokağa/caddeye  gidiyor. Ama boş sokaklarda ne gelen var ne giden. Zabıta memurları boyacının yanına gelerek uyarıda bulunuyor.

“Evde televizyonu olmadığı için” kısıtlamalardan haberi olmadığını söyleyen Orhan Özcan’ın yanıtı ise aynen şöyle:

"Ben 11 senedir buradayım. Bekarlığımdan beri aynı işi yapıyorum. Bir gelirim yok, maaş almıyorum. Yalan söylemiyorum. Çocukta değilim, yaşım 43. Bu işle evimi geçindiriyorum. Ne yapayım kime gidip el açayım”

İşin bombası şimdi geliyor…

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin olaya el atıyor ve şu açıklamayı yapıyor:

"Arkadaşlarımızla konuştum. Konuyla ilgileniyorlar. Orhan Özcan kardeşimiz bundan böyle TV haberlerini izleyebilecek, pandemi kısıtlamalarından haberdar olacak kısmetse..."

Sn. Başkan Allah aşkına bu vatandaşın derdi gerçekten televizyon mu?

Siz böyle mi anladınız ya da böyle mi anlamak istediniz?

Diyeceklerim bu kadar…

Güzel yarınlarda görüşmek ümidiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar