Süleyman Karan

Süleyman Karan

Batacak geminin malları bunlar!

‘Tek adam’, adı üstünde ülkenin genelinde bir karizmaya sahip olmak zorundadır, öyle ya da böyle... Gücüyle, icraatlarıyla, söylemleriyle... Tek adam olacaksan, mesela Vladimir Putin gibi halkının yüzde 70’i tarafından lider gibi görülüyor olman gerekir. Sevmeseler bile bir ölçüde güveniyor olmaları gerekir. Bu sayede bu kadar zamandır, çoğu despotik ve otokratik uygulamasına karşın ayakta kalabilmiş, seçimlerden de azcık hile hurdayla da olsa hep başarıyla çıkabilmiştir Putin. 

‘Tek’ değil, yarım adam
Türkiye’de ise hiçbir zaman bu böyle olmadı... AKP iktidarının özellikle ikinci hükümetinin ardından o güne kadar makyajlanmış biçimde Batı desteğiyle yoluna devam eden ve bu sırada her türlü pisliği ‘yumuşak güç’ ile yapmaya çalışan siyasal islam, gerçek yüzünü göstermek zorunda kaldı. Zira milletin önemli bir bölümü bu takiyyeyi yutmamıştı. Gerek liderleri gerekse kadroları bu ülke nüfusunun yarısına yakını tarafından bir nefret nesnesi olarak görüldü ve hiçbir zaman güven veremedi.  

Yani tek adam rejimi için yeterli kitle desteği hiç olmadı siyasal islamın. Ancak ‘yarım adam’ için yetecek bir  taban konsolidasyonu sağlayabildiler. Buna karşın muhalefet bazen tökezlese de güçlenerek büyümeye devam etti. Ve artık defansif konumundan çıktı. Bunun bir nedeni muhalefet güçlerinin toparlanıyor olmasıysa bunun kadar önemli bir neden de tek adam ve rejiminin ideolojik hegemonyasının ve karizmasının kendi içinde yavaştan çiziliyor olması... İşte şu andaki zorbalığın ve sandıklara yönelik saldırının temel sebebi de bu... Bu arada karizması çizilen sadece tek adam ve rejimiyle partisi de değil, aynı zamanda koltuk değneği MHP lideri ve MHP de... BBP, DSP ve Vatan Partisi gibi zavallılıkları saymıyorum bile... 

Hegemonya dağılırken...
İdeolojik hegemonyadaki bu gerileme artık çiğnenen çiğnene tadı kaçmış sakıza dönen ‘beka’ ve ‘hakaret ve tehdit yüklü’ söylemlerde açığa çıkıyor. Millet artık önemli ölçüde bu zırvaları yemiyor. Yine de AKP tabanı henüz partilerinden ve liderlerinden kopmuş değil, ama bir ders verme noktasına gelmiş görünüyor. Aklı olanın bu durumda ne yapması gerekir? Sonuçları kabullenip, balkon konuşmasında  “Hatalarımızı gördük, kendimize çeki düzen vereceğiz” demesi değil mi? Ama kazın ayağı öyle değil. Zira AKP, ANAP gibi dört eğilimi içinde barındıran bir parti olmasa da, içinde çeşit çeşit grubun birbirini yediği bir şer örgütü... 

Parti içindeki çeteler
Söz gelimi şu Pelikancılar... Söz gelimi derin devlet uzantıları... Söz gelimi cukkacılar... El Kaide sempatizanları, tekfirci selefi meczuplar... Daha onlarcası... Ve bu gayya kuyusunda gizliden bir kavga sürüyor. En iğrenç oyunlarla birbirlerinin ayağını kaydırma kavgası... Bu grupların bazılarının o kadar gözü dönmüş ki, ülkeyi iç savaşa sürükleyecek provokasyonları bile yapabilirler, çünkü fıtratlarında vatan hainliği var!
 

Demem odur ki, AKP sadece bir seçimde yenilgiye uğramadı, daha büyük bir şeyi kaybetti. Kiminin derdi ‘bu çöküşten nasıl dönüleceğinin’ hesapları ama büyük çoğunluğunun derdi grup çıkarları ya da arpalıklarını kaybetmek. İşte bu yüzden de fena kaybedecekler. 

Önceki ve Sonraki Yazılar