Süleyman Karan

Süleyman Karan

Nereden bakarsan bak çok ‘iyi’ bir gelişme...

PERŞEMBE günü İYİ Parti Şişli İlçe yönetimiyle bir yemek yedik. İlçe yöneticilerinin bir bölümünü, daha önce gazeteyi ziyaret ettikleri için zaten tanıyordum, diğerleriyle de tanışmış oldum. Şişli özelinde de konuştuk, İstanbul’dan da, seçimlerden de... Ama bunun ötesinde, çok umut veren bir atmosfer vardı, o sanırım hepsinden daha önemli. Asgari müştereklerde bir konuya odaklanmak ve birbirini anlamaya çalışmak isteğiydi bu. İşte bu, istenen hızda olmasa da, Türkiye’de siyasi kültürün dönüştüğünün ve hem mantık hem de etik açısından başka bir düzeye evrildiğinin göstergesi. Aslına bakarsanız, bu dönüşümü, bir adım ileri yarım adım geri, ama hep mesafe kaydederek Gezi Direnişi sürecinden bu yana yaşıyoruz. Ki bu zaten siyaset kültürü açısından sanırım en önemli gelişme. Garip ama bu ortamın oluşmasında en büyük etmen, bu yoz faşizan bir iktidarın baskısı... Görünen o ki, her şerden bir güzellik çıkabiliyor. Şimdi sıra bu şer odaklarından kurtulmakta... Ve bunu siyaseten ahlaklı biçimde yapmak gerek, ki bir daha bu kötülük uzun süre bu ülkeyi zehirleme şansı bulamasın!

Milliyetçi-seküler sağda dönüşüm

Türkiye, sağ seçmenin yüzde 70’lerle 80’ler arasında olduğu bir siyasi kültüre sahip. Bu hep böyleydi ve daha bir süre böyle olacağı da aşikar. Merkez sola oy veren seçmenlerin bir bölümünün de aslında siyasi literatüre göre sağ seçmen olduğu bir diğer gerçek. Bu sebepledir ki, seçmenlerin dönem içinde farklı partilere oy vermesi mümkün oluyor. Ve yine ilginç bir biçimde bu sağ seçmen yüzer-gezer bir yapı sergiliyor. Ve AKP gibi bu ülkede daha önce görülmemiş, amorf merkez sağdan aşırı sağa geniş bir yelpazede demagoji ve manipülasyon üzerinden söylem geliştiren bir partiyi geriletebilecek bir siyasi partinin varlığı büyük önem taşıyordu. Görünen o ki, İYİ Parti bu gereksinimi karşılayacak. Bu arada bir ölçüde merkez soldan, ve hatta seküler yapısı sebebiyle çok daha farklı kesimlerden oy alacak. Vatan Partisi’ne oy vermeyi düşünenler, sandıkta İYİ Parti’ye oy verecekler. Aklın yolu bir, öyle yapsınlar zaten!

Türkiye sağının dönüşüm süreci

Her açıdan olumlu bir şeyler oluyor. Türkiye’nin demokrasiyle sınavında geçmişte solun bile sınıfta kaldığı bir siyasi ortamda, özellikle son yedi yıldır yaşanan tepetaklak dönüşümler sayesinde, her siyasi akım kendince dersler çıkartıyor. Buna milliyetçi-seküler sağ da dahil, ki aslında liberal ekonomik politikalar dünyaya hakim olmadan önce, bir ölçüde CHP’nin de bu kulvarda olduğunu belirtmek gerek, yani en azından 1950’lere kadar. Bu anlamıyla İYİ Parti, aslında o dönemin CHP siyasi değerlerinin önemli bir bölümünü günümüze taşıyor. Belki de bu sebeple kurucu kadrolarının bir bölümünü CHP’den alıyor. Ekonomik yaklaşımı ise Demokrat Parti geleneğinin günümüze yansıması, belki alt ve orta kadrolarda bazı MHP esintileri de vardır, umarım oldukça az olur bu! Bu tariften de anlaşılacağı üzere, öyle ya da böyle İYİ Parti’nin baraj sorunu olması imkânsız görünüyor. Yandaş gazetecilerin ve yandaş anket firmalarının zırvalarını dikkate almaya hiç mi hiç gerek yok. Boşuna debelenip dursunlar, onları insan yerine koyup sallayan da yok demokratik bir ülke arayışında olan yurttaşlar arasında... 

Motive ve yenilikçi bir yaklaşım

Benim İYİ Partililer ile ilk temasım Beşiktaş’ın kurucularıyla olmuştu, ama sanırım orada işler biraz daha ağır ilerliyor. Şişli İlçe Yönetimi ile ise bir süre sonra tanışmıştık ve gördüğüm kadarıyla oldukça hızlı yol kat ediyorlar. Benim açımdan en önemli değişim, klasik siyasi jargonu aşmış olmaları ki, bu aynı zamanda diğer muhalif kesimlerle sahada bir arada ortak bir mücadele yürütmeleri açısından önemli… Zaten ülkenin bu karanlık günlerden çıkmasını başka bir yolu da yokmuş gibi görünüyor. Konumlanma, siyasi yelpazede merkez sol ve merkez sağın yerini almış olmasını sağlayacak İYİ Parti ile birlikte… Solda CHP, sağda İYİ Parti… Saadet Partisi de ahlaksız teklifi kabul etmediğine göre, AKP’yi hırpalayacak gibi geleneksel muhafazakar kesimde… Aslında, şer ittifakı bu panoramada zaten şu andan itibaren yenilmiş gibi gözüküyor.

Asla rehavete yer yok

Ancak bu panoramaya bakıp rehavete kapılamamak gerek. Öncelikle OHAL’e rağmen tüm muhalefetin bir arada, tıpkı referandum sürecinde Hayır Meclisleri’nde olduğu gibi sokaklarda, meydanlarda olması ve daha da kalabalık olması şart.
Bunun ilçe bazında örgütlenmesi ve yeni bir siyası kültürün, yurtseverlerin demokratik mücadelesinde farklılıklar içinde ortak hedefe yönelik bir aradalığının kurulabilmesi lazım. Seçimlere giden yolda bu birliktelik, muhalefetin gücüne çarpan etkisi sağlayacak, her kesime moral olacak ve birbirimiz daha iyi anlamamızı sağlayacak. Zira mesele asgari müştereklerde uzlaşma meselesi. Çünkü önümüzdeki seçimler tıpkı son beş yıldır olan seçimler gibi antidemokratik koşullarda ve yolsuzluklarla gölgelenecek. O yüzden sandık güvenliğinde de tüm muhalefetin bir arada tek bir oyun çalınmaması içi tek vücut olması şart. Ve işte İYİ Parti Şişli Yönetimi ile buluşmamızda, onların da benzer şeyler düşündüğünü görmek en sevindirici gelişmeydi.
Sokakta, mahallede, ilçede, ilde ve ülkede ortak bir muhalefeti örmek dışında bir şansımız olmadığını tüm yurtseverlerin kavraması dileğiyle… Bu oldu mu, işte o zaman bizi kimse tutamaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar