Süleyman Karan

Süleyman Karan

YA KANAL YA İSTANBUL

Kanal İstanbul, siyasal islamcılar için sadece bir proje değil, aynı zamanda çok amaçlı bir manipülasyon ve provokasyon aracı... Bu sebeple, büyük olasılıkla hayata geçemeyecek bu yalan projeyi, kendi kötücül amaçları için kullanacaklar. Tabii ki her zamanki taktikleri kutuplaştırmayı sağlamak için öncelikle... Bunun yanı sıra, bir türlü hazmedemedikleri seçim yenilgisi sebebiyle, Ekrem İmamoğlu’nu yıpratmak ve itibarsızlaştırmak için. Bu kindarlığın da bu kadar diretmelerinde etkili olduğunu belirtmek gerek. Eriyen oylarını konsolide etmek için de bu tartışmayı olabildiğine körükleyecekler. Ve tabii ‘Bize oy vermezseniz, İstanbul’u böyle yıkarız’ mesajı da cabası... Ama büyük olasılıkla bu son inatları onların da sonunu getirecek önemli bir kilometre taşı olacak. Niye mi? Her zaman ‘halka gidelim’ naraları atan bu siyasal islamcılar, bu kez net biçimde plebisite karşı. Çünkü kabul ederlerse bu meydan okumayı, bu yalan dolan projenin ne kadar saçma olduğunu herkes öğrenmiş olacak. Böyle bir riske girmek işlerine gelmiyor.

Baştan sona yalan dolan
Kanal İstanbul, bence ismi ‘Yalan İstanbul’ olmalıydı, bunlar için çok işlevli dedik ya, en büyük motivasyonları tabii ki bir yolsuzluk kanalı daha açmak. Her zamanki gibi işin içinde yağlı bir cukka var. Başlasa da bitmeyecek bu projeyi satabildiklerine satıp, ceplerini doldurmak istiyorlar. Eğer ki ilk hesapları tutmazsa ve iktidarı bırakmak zorunda kalırlarsa, en azından bir voli daha vurmak derdindeler. Eknomik kriz sebebiyle artık eskisi gibi para devşiremediklerinden, bu hayali satacaklar satabildiklerine...

Tüm çabalarına rağmen büyük olasılıkla bu mücadeleden mağlup ayrılacak ve ciddi yara alacaklar. Zira projeye karşı olanlar oldukça konsolide ve hazırlıklı. Bu yazı yazılırken, Kanal İstanbul Çalıştayı başlamıştı. Pek çok konuda bilim insanlarından siyasetçilere, konunun tüm tarafları bu projenin nasıl halk düşmanı bir proje olacağını farklı açılardan ele alıp, fikirlerini paylaşıyorlar. Bu çalıştay aynı zamanda YaKanalYaİstanbul Koordinasyonu için de pek çok veri sağlayacak. Yaklaşık 130 sivil toplum kuruluşunun bir araya geldiği ve çok daha genişleyecek bir platform YaKanalYaİstanbul Koordinasyonu... Bu koordinasyonun çalışmalarıyla dilekçe kampanyasına olan ilginin daha da artarak devam edeceğini şimdiden söylemek mümkün.
 

Çok katmanlı mücadele

Bu koordinasyon, eylemliliği geliştirirken, öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tüm muhalefet blokunun çalışmaları da başka bir koldan yürüyecek. Yerel inisiyatiflerin örgütlenmesi de bir başka ayağı mücadelenin. Söz gelimi 12 Ocak Pazar günü saat 13.00’te, iki noktada Kanal İstanbul’a karşı insan zinciri oluşturulacak. Bu eylemi düzenleyenler yerel inisiyatifler. Tabii ki tüm İstanbullular bu zincire davetli... Böyle böyle başlayacak direniş ve siyasal islamcıların yolsuz, halk ve çevre düşmanı politikalarına set çekilecek.


TÜBİTAK da uyarmış!
Yurtseverler bu mücadelede başından sonuna kadar haklı ve güçlü... Öyle ki, bu yalanlarla dolu projeye aslına bakarsanız yandaşların arpalığı haline gelen TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi bile olumsuz bir rapor hazırlamış. Tabii ki gizlemeye çalışıyorlardı ama ortaya çıktı. İşte o rapordan birkaç satırla bitireyim yazıyı:

“Tarama ve döküm faaliyetinin çevresel etkilerini önlemeyle ilgili bilgiler yetersiz ve bilimsel temele dayanmıyor. Deniz ve göl tabanından çıkarılacak 90 milyon metreküp malzeme deniz dolgusu ve denize boşaltma seçeneklerinin nasıl uygulanacağı konusunda, yeterli ayrıntı ve bilimsel temele dayalı çevresel etkileri ve bunların azaltılmasına yönelik detaylı planlama yapılmamıştır.
Marmara Denizi’ne boşaltılacak malzemenin çamur ve organik karbon değeri çok yüksek. Reaktif organik madde ve insan kaynaklı organik, metal kirleticilerin denize ve deniz ekosistemine zarar verme riski var. Karada bertaraf edilmesi gereken atıklar, ÇED raporuna göre denize doldurulmak istenmektedir
.”

Önceki ve Sonraki Yazılar