Başkası Olma Kendin Ol: Tarım Politikası Üzerine

Çanakkale Adalet Kurultayına katılanlar veya medyada yazanlar içinde birçok kişi CHP’ye sağın projelerini ve adaylarını kullanmaması konusunda uyarılar yaptılar. Tarkan’ın “Başkası Olma, Kendin Ol” şarkısındaki gibi yani. CHP projelerini sağın projelerine benzettikçe ya “bu fikri bizden çaldınız” suçlaması yöneltiliyor. Ya da AKP bu fikri tam olarak olmasa da uygulamaya çalışıyor. Sağdan veya dinbazlardan alınan adaylara ise sağ eğilimli halk zaten itibar etmiyor.  Örneğin geçen seçimlerde CHP “tarımda kullanılan mazottan vergiyi kaldıracağım” demişti. Bu yılın tarım desteklerinde mazota yapılan destek biraz arttı. Gelecek yıl ise Tarım Bakanlığı “çiftçi şirket tohumlarını (onlar sertifikalı tohum diyor) kullanırsa mazotun yarısını devlet ödeyecek” diyor. Yani fikir çalınmakta. Bu mazot desteğini şirket tohumlarının kullanılmasına bağlayan tarım politikası ise iki kere yanlış. Hem yerel tohumu tepeliyor hem de az enerji kullanan tarım uygulamalarının yayılmasını erteliyor. Tabii çiftçi mazot masrafı altında eziliyor, bu da doğru. Ancak çözüm ürün fiyatlarının artışını sağlayarak da çözülebilir.

Aslında emperyalist sistemin akıl hocası olan IMF ve Dünya Bankası tarımda desteklerin nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Buna göre çiftçinin eline geçen fiyatları etkileyecek destekler yapmak yasaktır. Örneğin tarım satış kooperatiflerine veya kalkınma kooperatiflerine alım yapmak üzere finansman sağlamak yasaktır. Toprak Mahsülleri Ofisi hububat ve fındıkta alım yapıyor, ama bu hem piyasadaki fiyatın altında oluyor hem de alım miktarları bir etki yaratacak düzeyde değil. Diğer bütün destekler çiftçi eline geçen fiyatları etkilemeyecek şekilde yapılıyor. Buğdayda kiloda 5 kuruş, zeytinyağında 80 kuruş gibi.

Zeytinyağından örnek verelim. Bu zeytinyağı desteği hiçbir işe yaramıyor. Bugün natürel sızma zeytinyağında çiftçi 13 TL gibi bir fiyat alabiliyor. Halbuki perakendede 28 TL’ya kadar fiyatlar çıkıyor. Sütte de 9 kuruş bir prim veriliyor. Ancak ikibuçuk yıldır çiftçi eline geçen süt fiyatı bir lira civarında. Son haftalarda perakende süt, yoğurt fiyatları iyice arttı. Kısacası bu IMF, Dünya Bankası damgalı tarım politikaları izlenirse çiftçi ve tüketici hiçbir yarar sağlamaz. Bu destekler şirketlerin daha düşük alım fiyatları uygulamalarına yardımcı olur. Bunun anlamı vergi ödeyenlerce finanse edilen bu tarım desteklerinin şirketlere yaradığıdır. Bu paralar aslında dolaylı bir şekilde şirketlerin kasalarına akmaktadır. Bazı ürünlerde şirketler de bu desteklerin artmasını önermektedirler. Bu açıdan onlar son derece tutarlıdır.

Adalet Kurultayında tarım konusundaki çalıştaylarda bu düşünceleri savundum. Ziraat Mühendisleri Odası Manisa Şube başkanı İbrahim Demran “destekleri kooperatif üzerinden ürüne vereceksiniz, araziye veya mazota değil” diyerek doğru bir saptama yaptı.

Sistemin tarım politikasını, neoliberal veya dinbaz (dindar değil, dinle oynayan anlamında) adaylarını öne çıkararak elde edebileceğimiz hiçbir şey yok. Eğer halktan yanaysanız o halde: Başkası olma, kendin ol.       

Önceki ve Sonraki Yazılar