CHP tarım politikası kimden yana?

“İKİ arkadaş sinemaya gitmişler. Sahnede bir kovboy filmi var. İki kovboy atlarını hızla sürüyorlar. Ancak yönleri bir kanyona doğru. Karşı yaka çok da uzak değil. Arkadaşlardan biri “atlayabilecekler” diyor. Öbürü ise “atlayamazlar” diyor. Ancak her iki kovboyda aşağı düşüyorlar. “Atlayamazlar” diyen “Sana biraz haksızlık ettim. Ben bu filmi daha önce seyretmiştim” diyor. Diğeri ise “Ben de filmi daha önce seyretmiştim. Bu defa öğrenmişlerdir diye düşündüm” diyor.

CHP’nin de yıllardır girdiği seçimlerde en çok öne çıkan tarım vaadi tarımda kullanılan mazotun vergisini almamak suretiyle ucuzlatılması olmaktadır. Fıkra biraz ağır kaçmış olabilir ama bu önerilerin kırsal kesimi bugüne kadar etkilediği görülmemiştir. Şüphesiz oy verme davranışında ekonomik etkilerin dışında da birçok faktörün etkili olduğu biliniyor. Ancak acaba CHP çiftçilerin ne hissettiklerini yeterince anlayıp, AKP’den farklı tarım politikaları önerebiliyor mu?

Türkiye’deki çiftçilerin tamamının net olarak algıladığı sorun ürün fiyatlarının yeterince artmadığı, hatta düştüğü; buna karşılık tarım ilaçları, kimyasal gübreler, yem, mazot vb. tarımsal girdilerin fiyatlarının çok hızlı artış gösterdiğidir. Çiftçiler sorunu çok net bir şeklide algılamışlardır. Ancak bunun bir çözümü olacağı konusunda ümitleri yoktur. CHP’nin bu konudaki son seçim vaadi tarımsal desteklerin Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzde 2’sine çıkarılıp, tarımsal girdilerin vergilerinin düşürülmesidir. CHP tarımsal desteklerin bir yıl, AKP ise üç yıl önceden açıklanacağını ilan ettiler. Ancak, Muharrem İnce ve CHP tarafından daha çok vurgu yapılan ve akıllarda kalan vaat hemen hemen sadece mazot fiyatının düşürülmesidir.

Tarımsal desteklerin şekli üzerinde partiler arasında pek bir farklılık yoktur. Şu anda uygulanan tarımsal destekler ürün fiyatına hiçbir etki yapmayan, genellikle kilo başına bazen de dekar başına ödenen düşük düzeyde ödemeler şeklinde olmaktadır. Çiftçinin eline geçen fiyatlar ise güçlü şirketlerce belirlenmektedir. Bunların bazıları tütün, fındık gibi ürünlerde olduğu gibi yabancı şirketlerdir. Çiftçi bu desteklerden yararlanamamaktadır. CHP’nin çiftçi eline geçen fiyatlar konusunda alternatif bir önerisi yoktur. Daha çok bu desteklerin artırılacağı mesajını vermektedir. Bu desteklerin bu şekliyle arttırılması halinde çiftçilerin bir yarar sağlayacağı çok şüphelidir. Zaten şu anda bile çiftçilerin bir kısmı bu destekleri alamamaktadır.

Örneğin zeytinyağı üreticilerinin önemli bir kısmı zeytinyağının litresi başına verilen desteği alamamaktadır. Desteğin artması durumunda tüccarın alım fiyatlarını enflasyon oranının altında yükseltmesi, hatta düşürmesi bile beklenen bir durumdur. Bu durumda devlet destekleri patronun cebine dolaylı yoldan gitmektedir. Var olan ve partilerin kökten eleştirmediği bu destekleme politikası çiftçiden yana değildir. Çiftçi eline geçen ürün fiyatlarının ciddi artışının sağlanması için öncelikle devletin kooperatifleri desteklemesi, ürün alımı yapmaları için finansman sağlaması gerekiyor. Dahası özelleştirilen kamu kuruluşları geri alınmalı hatta yenileri açılmalıdır. Gerektiği durumlarda kamu tarafından destekleme alımları yapılması da düşünülebilir.

Var olan tarım politikası IMF ve Dünya Bankası tarafından ülkemize dayatılmıştır. Artık bu sınırların dışında düşünme zamanı gelmiştir. Yoksa aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklersek akılcı davranmış olmayız. Alternatif tarım politikaları için çiftçilerle birlikte düşünmeye, onların da fikirlerinden yararlanarak, her ürün için nelerin yapılması gerektiğini saptamaya ihtiyaç vardır. Bu da yetmez, bunları şimdiden gerçekleştirmek için mücadele etmek gerekiyor. Çiftçilerden akılcı davranmalarını bekliyorsak önce onlar için fikirler geliştirenlerin akılcı olmaları gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar