KANAL İSTANBUL: HEM LÜZUMSUZ, HEM DAYATILMIŞ BİR PROJE

Kanal İstanbul denilen çılgın ve dayatılmış projenin ısrarla öne sürülmesinin bir nedeni de ekonominin betona dayanmasından kaynaklanıyor. Yandaş inşaat şirketlerine sürekli faydalı olmasa da iş lazım. Buna izlek bağımlılığı (patika bağımlılığı) da denebilir. Bir yoldan gitmekte ısrar ederseniz artık başka seçenekler size elverişsiz gözükür. Bu şirketlerin elinden başak iş gelmiyor. Bu ve benzeri projeler yalnızca ülkemizde yok. Avrupa’da, Asya’da, her yerde görülebiliyor. Bunlara “lüzumsuz ve dayatılmış projeler” deniyor. Bunlarla mücadele eden uluslararası örgütlenmeler var. Toplantılar düzenliyorlar. Yeni İnsan Yayınevi bu amaçla İstanbul’da yapılan uluslararası bir toplantının tutanaklarını kitaplaştırmış. Kitapta ülkemizden ve dünyadan bazı çılgın projeler incelenmiş. Adı: Çılgın Projeler. (www.yeniinsanyayinevi.com adresinden kargo ödemeksizin sağlayabilirsiniz)

Bu yazıda “Kanal İstanbul” denilen projeden söz edeceğim. Kitapta deniz bilimi uzmanı Prof. Dr. Cemal Saydam’ın verdiği bilgilerden yararlanacağım. Bu projenin vereceği zararların sadece çok küçük bir bölümünü anlatabilecek yerimiz var. Projenin anormal bir maliyeti olacağı ve bunun ekonomik bir geri dönüşü olmayacağı için, bütçe açığı ve dış ödemeler dengesi açığı (döviz açığı) olan Türkiye için bu projenin ekonomik açıdan yeni bir darbe olacağını söylemek gerekli.

Ekolojik etkilere gelirsek iş epeyce vahim hale geliyor. Karadeniz az tuzlu, suların dikey olarak karışmadığı, besin içeren bir deniz. Cemal hoca “bunu tatlı su havuzu olarak düşünün” diyor. Karadeniz Akdeniz’den 30 cm daha yüksek. Bu İstanbul Boğazında Marmara’ya doğru hızlı bir akışa neden oluyor. Akdeniz ise çok tuzlu, dikey olarak suları karışıyor ve besin yok. Bu nedenle balık üretimi çok yetersiz. Karadeniz’den gelen su üstten, Akdeniz’den gelen sular alttan boğazlardan geçiyor. Yani Karadeniz’in suyunu boşaltan bir musluk var ve bu durum Karadeniz’in az tuzlu bir deniz olarak 3500 yıldır sürmesini sağlıyor. Cemal hoca “şimdi siz ikinci bir musluk takmayı planlıyorsunuz, hem de 25 metre derinlikte, yani bu musluk sadece Karadeniz’in suyunu Marmara’ya akıtabilecek, ama alttan gitmesi gereken su bu yeni kanala giremeyecek. Marmara’ya oksijen pompalayan ise Çanakkale’den gelen alt su. 

Marmara denizinde 25 metre altında oksijen sıfıra yakın. Karadeniz’den gelip İstanbul Boğazından geçen su jet halinde Marmara denizinin altından besin kaldırıyor ve bu Marmara’da balık üretimini besliyor. Aynı zamanda Marmara’nın üst su tabakasının her üç ayda bir yenilenmesini, tazelenmesini sağlıyor. Kanal İstanbul açıldığında su ikinci bir jet halinde Marmara Deniz’inin altından besin kaldıracağını uzmanlarımız öngörüyor. Bu ilk on yıl kadar yeni bir balık üretimini sağlıyorsa da, daha sonra yukarı çıkan yem parçalanıp alt tabakaya inecek ve Marmara Denizindeki oksijen düzeyini sıfıra kadar indirecektir. Oksijensiz bir ortam oluştuğunda dip suyunun kimyası değişiyor. Fosfat anormal artmaya başlıyor. Daha sonra mangan artmaya başlıyor. İzmit Körfezi tamamen ölüyor. Karadeniz’in tuz düzeyi artıyor. İstanbul, İzmit kükürt dioksit kokusu ile dolacak. Yani çürük yumurta kokusu. Uzmanlar bir süre sonra Kanal İstanbul’u kapatsanız bile bu değişimlerin geriye döndürülemeyeceğini söylüyorlar. Uzun dönemde Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de derin bozulmalar olacak. Yok, artık demeyin, örneğin bir zamanlar koca deniz olan Aral Gölünün şu anda yerinde yeller esiyor. Aral’a akan iki nehrin sularını pamuk üretiminde kullandılar. Aral gölü kurudu. Denizdeki balık üretimi sıfırlandı. Gemiler kuruyan denizde oturdu. Çöl gibi toprakta koca gemiler çürümeye devam ediyor. Pamuk üretilen topraklar da tuzlandı. Zehirlenmiş toprakları ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ne yazık ki düşüncesizce yapılan müdahaleler büyük ekolojik altüst oluşlara yol açabiliyor.

Kanal İstanbul’un daha birçok sakıncaları var. Örneğin İstanbul yeraltı tatlı sularının tuzlanacağı gibi olaylardan hiç söz bile edemedik.

Kitapta sözü edilen toplantıya katılan Romen Codruta Nedelcu bu tip çılgın projeleri destekleyenlerin şunları yaptığını saptamış:

  1. Herkesi heyecanlandıran büyük rakamlar verin,
  2. Sözde ulusal çıkar oyununu oynayın,
  3. Oyunu teknik konularla sınırlandırın, sosyal ekolojik boyutunu gizleyin,
  4. Bol bol teknik ifade kullanarak değerlendirmeyi sıradan insanlardan uzaklaştırın, herkesin gururunu okşayın
  5. Bol bol istihdam sözü verin

Kanal İstanbul durdurulmalıdır.

    

Önceki ve Sonraki Yazılar