Tarımsal biyoçeşitlilik

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre tarih boyunca 7000’den fazla tür (buğday, mısır, patlıcan gibi) insanlığı beslemek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıldı. Bugün ise sadece 30 tür kalori ihtiyacının %90’ından fazlasını karşılıyor. Sadece üç tür (pirinç, buğday, mısır) ise enerji ihtiyacının yarısından fazlasını karşılıyor. Birçok tür ihmal edilmiş bulunuyor ve tarımsal üretimde artık kullanılmıyor. Üretimde kullanılan tür sayısının azalması biyoçeşitlilik kaybıdır. Biyoçeşitlilik kaybı çeşitler arasında ve aynı çeşidin içinde de söz konusudur.   

Tür ve çeşit çoklukla karıştırılmaktadır. Teknik dilde çeşide varyete diyoruz. Fasulye bir türdür. Ayşekadın fasulye ise çeşittir. Hayvanlarda ise çeşit yerine ırk terimini kullanıyoruz. Örneğin, koyun bir türdür. Kıvırcık ve sakız koyunu ırklardır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz türler açısından biyoçeşitlilik kaybının yanında tarımsal üretimde daha başka biyoçeşitlilik kayıpları da vardır. Çeşit içi biyoçeşitlilik bunlardan biridir. Aynı çeşit içinde bulunan bitkiler değişik özellikler açısından birbirinden az çok farklılıklar gösterebilir. Yerel çeşitlerde çeşit içi biyoçeşitlilik şirket tohumlarından çok daha fazladır. Ancak şirketlerin dayattığı çeşit anlayışı çeşit içi biyoçeşitliliği olağanüstü daraltmıştır. Tohum yasasında da tanımlandığı gibi, bir çeşidin çeşit sayılabilmesi için üç özellik taşıması gerektiği belirtilmiştir. Bunlar farklılık, birörneklilik ve kararlılıktır. Bir çeşidin kayıt edilmesi ve satılabilmesi için bunlar zorunlu tutulur. Farklılık bir çeşidin bir veya daha fazla özellik bakımından diğer bütün kayıtlı çeşitlerden farklı olmasıdır. Birörneklilik aynı tohum yığınından çıkan bütün bitkilerin aynı olmasıdır. Kararlılık ise her yıl takip eden ekimlerde elde edilen bitkilerin aynı olmasıdır.  Bu koşullara bu üç özelliğin İngilizcelerinin baş harflerini bir araya getirerek kısaca DUS koşulları denmektedir. DUS koşulları birörnek çeşitlerin ortaya çıkmasına yol açarak çeşit içi farklılığı pratik olarak yok eder. Bir örneklilik anahtar özellik olmuştur. Hâlbuki DUS sadece çeşidi karakterize eden çok kesin ve belirli özellikler için uygulanabilirdi. Örneğin, bir biber çeşidinde tatlı olması, erkenci olması ve kuraklığa dayanıklı olmasında bir örneklilik olabilirdi. Buna karşılık diğer özelliklerde farklılık çoğaltılabilirdi. 

Daha çok bilinen çeşitler arası biyoçeşitlilik kaybı bir türe ait olan çeşitlerin kaybolması ve çok az çeşit ile üretim yapılmasıdır. 20. yüzyıl başından bu yana var olan çeşitlerin %75’inin kaybolduğu biliniyor. Bu bazı ülkelerde bu kayıp %90’lara ulaşmıştır. Hâkim tohum üretim sistemi bir örnekliliğe dayalıdır. Bu endüstriyel tarım sisteminin işine gelmektedir. Böylelikle hastalıklar, zararlılar, otlara karşı veya gübrelere karşı kimyasalların uygulanmasında bir örnek bir cevap  (sonuç) alınmış olur. Var olan bitki ıslah sistemi, mevzuat ile de desteklenerek toplum için zararlı bir yönde gelişmektedir. Gıda kalitesi, lezzet, besleyicilik, dayanıklılık, çevreyi koruma arka plana itilmiştir. Katılımcı bitki ıslahı ise bu sorunlara bir cevap olmaktadır.       

Önceki ve Sonraki Yazılar