Tevfik Dalgıç
Faşist liberaller öyküsü
ABD’de bir süre önce büyük fırtınalar koparan bir kitaptan söz etmek istiyorum bu yazımda. Kitabın adı: Liberal Fascism: The Secret History of the American Left, From Mussolini to the Politics of Meaning –Liberal Faşizm: Amerikanın Solunun Gizli Tarihi-Mussolini’den Anlam Politikasına. Kitabın yazarı, Jonah Goldberg.
Kitapta çok ilginç saptamalar var. Bilindiği gibi faşizmin yükselişi ve yıkılışından bu yana, faşizmi herkes bir sağcı kavram ve uygulama olarak bildi. Liberaller ise her fırsatta rakipleri olan muhafazakarları faşistlikle suçladılar. Kitap değişik kaynaklara inerek faşist politikanın tanımı ve nitelikleri üzerine ağır iddialarda bulunarak liberallerin aslında faşist olduklarını öne sürüyor. Yazar Jonah Goldberg kitabında oriinal faşistlerin gerçekten solcu ve liberal olduklarını kanıtlayıcı bilgilerle ortaya koyuyor. Yazar Amerkan başkanlarından Woodrow Wilson’dan Hilllary Clinton’a çok sayıda liberalin Hitler’in savunduğu Nasyonal Sosyalist politikalar ve prensiplerle benzeşen görüşleri savunduklarını öne sürüyor ve örnekler veriyor.
Goldberg tarihsel faşizm ile çağdaş liberal doktrinlerin parelellikler gösterdiğini belirterek “siyaseten doğru” görünerek “serbest konuşma özgürlüklerinin kısıtlanması, devletin kişilerin özel yaşamlarına müdahalesi, sigara yasakları ve ateşli silahların denetlenmesi, Yahudi düşmanlığı, bilime karşı din, kültürel değerler, sağlık koruma” gibi alanlardaki liberal görüşlerin aslında Hitler ve Musolini tarafından öne atılan ve geliştirilen görüşler olduğunu” ileri sürüyor kitabında. Kitap ciddi bir emek ürünü izlenimi veriyor ve kısaca Amerikan modern liberallerinin faşistlere benzediğini ileri sürüyor.
Yazar; ayrıca faşizmin İkinci Dünya savaşı öncesinde hem Avrupada hem de Amerikadaki hayranları tarafından ilerici bir toplumsal hareket olarak nitelendirildiğini de hatırlattığı kitabında, zaman içinde faşizmin anlamını kaybettiğini ve bugün artık bir gericilik olarak tanımlandığını belirtiyor. Yazar klasik liberalizm ile modern liberalizmin biribirinden farklı olduğunu da açıklıyor.
Kitap New York Times gazetesinin En İyi Satanlar-Best Sellers listesinde haftalarca kaldı ve kitap hakkında çok değişik yazar ve eleştirmen çok değişik yorumlar yazdılar. Yazılanların çoğunluğu ise kitabı yermek yerine, övmekle meşgul.
Bizim liberaller nerede?
Kitap kuşkusuz çağdaş Amerikan liberallerini kapsıyor ama, özellikle bizdeki bazı medya kuruluşlarında yazan liberallerin bu konuda ne düşündükleri de ilginç olabilir. Hele yıllardır siyasi yandaşlığı liberallik gibi pazarlamaya çalışan bazı kişilerin, parti içi demokrasinin olmadığı bazı partilere, insanın özlük ve kişilik haklarına müdahaleyi alkışlayan, bazan kanunsuz yollardan elde edildiği konusunda hem muhalefetin hem de iktidarın aynı fikirde olduğu telefon konuşmalarını sayfa sayfa yayımlayan, zanlıyı suçlu yapan yayınlara ses çıkarmayan, politikayı parti liderlerinin iki dudağı arasında gören bazı siyasi kurum ve kuruluşlara verdikleri koru körüne desteğin, bizdeki liberal tanınan bazı kişiler ile Amerikan liberalleri arasında bir parelellik kurulup kurulamıyacağını düşünmeye sevkediyor insanı.
Bizdeki liberallerin savundukları ve destekledikleri görüş ve eylemleri belki de faşistlerin uygulamaları ile karşılaştırmak ilginç bir politika araştırmasına konu olabilir. Siyaset bilimciler ne dersiniz?