“17 Kasım” kıtaların ikiye bölündüğü tarih

Yıl 1869, Afrika ve Asya kıtaları mısır ve Arabistan toprakları ile birbirlerine bağlı.

Sömürgeci ülkelerin hayali gerçek oluyor ve Süveyş kanalı açılıyor.

Kızıldeniz’e açılan Akdeniz Asya ile Afrika yıl birbirinden ayırırken deniz ticaretinde çığır açıyor.

Onbinlerce mili Okyanus şartlarında korsanlarla geçmek zorunda olanlar, orta Asya ve Hindistan, Çin, Japonya ve uzak doğudaki diğer ülkelere deniz ulaşımı ile kolayca ulaştılar.

Karadan develerle anılan ipek yolu yükte ağır taşımacılığı deniz yoluna kaydırınca özellikle İngilizlerin Ortadoğu’daki hâkimiyetler bu tarihten sonra güçlendi.

Osmanlı imparatorluğunu yıkma planlarını rahatlıkla sürdürdüler.

Diğeri ne tesadüftür ki; yine bir 17 Kasımda fakat bu sefer Amerika kıtasını ikiye bölen panama kanalıyla gerçekleşti.

Süveyş kanalının açılmasından 44 yıl sonra 1913’de panama kanalından ilk gemi geçti.

Güney Amerika burnunda okyanusun sürekli fırtınalı bölgesi deniz ticaretinin korkulu rüyası olmaktan çıktı.

44 yıl ara ile açılışları aynı güne, 17 Kasıma tesadüf eden kıtaların bölünmesi kolaylaşan deniz ulaşımı sonunda donanmaları ve deniz ticaret filosu güçlü ülkelerin “Emperyalist” özelliklerini ön plana çıkardı.

Amerika’nın ve İngiltere’nin kendi bölgeleri dışındaki uzak ülke ve bölgelerde hâkimiyetleri bu şekilde başladı.

Sonunda ne oldu? 

İngiltere bu avantajı ile Ortadoğu’daki hâkimiyetini arttırırken, Osmanlı gücünü kaybetti ve sonuçta İstanbul Boğazı’nda İngiliz donanmasının demirlediği günleri gördük.

Panama kanalı ile ABD denizlerdeki hâkimiyeti ile dünya ticaretini ve askeri gücünü arttırdı.

Bu iki geçiş noktasının önemini gördükten sonra, bunlardan daha değerli ve zaten doğal olarak deniz geçiş yolu olan boğazlarımızın “değerini” ve stratejik önemini görmeliyiz.

Böylesine bir değere sahip olmamız ve Atatürk sayesinde kullanım haklarını elde etmemiz Türkiye’nin bilinen önemi dışında ayrı bir değerini ortaya koyuyor.

Tabii ki böyle bir değer için Emperyalistler kendilerine işbirlikçi arayacaklardır.

Bizler fotoğraftaki bu detayı görüp, emperyalistlerin işbirlikçilerine engel olmalıyız.

Böylesine bir değer tek adamın iki dudağı arasına emanet edilemez.

“Kanal İstanbul’un asıl amacı ne acaba?”

Anlayan anladı.

Önceki ve Sonraki Yazılar