ADINI  KAYBEDEN  ÜLKE

Ben, "küçük şeylerin" yazarıyım. Dikkat ederseniz gündemin "büyük konularına" pek dokunamıyorum. Onları "benden büyükler" yazıyor. Örneğin, Akdeniz'deki petrol ve gaz kavgalarını yazamıyorum. Libya'ya müdahaleyi, ben de herkes gibi gazetelerden okuyor, TV'lerden izliyorum. ABD'nin yaptırımları, Ermeni katliamı kararı pek kalemime gelmiyor. 
Hâttâ, "Kanal İstanbul projesinin ekonomi politiği" gibi bir konuyu değil de, geçen haftaki gibi, onun getireceği "sükse"yi kafama takıyorum.Bugün de öyle "küçük" bir ayrıntı kalemime dolandı.
Efendim, geçen günlerde Londra'da  yapılan NATO zirvesinden dönüşte, Tayyip Bey gazetecilere, "Amerika, İngiltere, Fransa ve şahsım bir zirve toplantısı yaptık" dedi. Bir kaç kalem erbabı bu zirve yapan "egosantrasizme" şöyle bir değindiler. Bende ise bu tanımlama başka bir çağrışım yaptı.
Birinci dünya savaşı yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi, İttihat ve Terakki Partisinin üç yöneticisinin, Enver, Talat ve Cemal Paşaların eline geçmişken; ama fiili olarak tek adam Enver Paşa'nın şahsında iken, Avrupa ülkeleri, başta müttefikimiz Almanya olmak üzere ülkemizin adını unutmuşlardı. Henüz "Türkiye Cumhuriyeti" düşüncesi yalnızca büyük Mustafa Kemal'in kafasında yeşeriyordu. Avrupa devletleri, çökmekte olan Osmanlı Devletine,"Enverland", yani "Enver'in Ülkesi" demeye başlamışlardı. Alman ordu yardımları ülkeye trenlerle bu ad altında gönderiliyordu. Aksi halde yolunu şaşırması mümkündü.
Osmanlı Devleti tarihe karışıyordu. Bunun en önemli göstergelerinden biri adının unutulmaya başlamasıydı.
2019 yılının sonbaharında Tayyip Bey, tıpkı o yıllardaki siyasetçiler gibi, Devletinin adını unuttu. Ülkemiz adını kaybetti. "Şahsım" kelimesi koca Cumhuriyetle eş anlamlı hale geldi.
Ülkemin adı"şahsım" olunca Tayyip Bey'in pek çok davranışı anlaşılır oldu. Şimdi düşünüyorum da ben de yerinde olsam aynen Tayyip Bey gibi davranırım. Üç günlük dünya değil mi anasını satayım; Her şey şahsımın değil mi? Şeker Fabrikalarını da, limanları da, askeri tesisleri de, toprakları, arsaları da "babalar gibi" satarım. Kime ne bırakacağım?
             Yaşasın "şahsım"!

Önceki ve Sonraki Yazılar