Köpeksiz Köyde...!

Ne atasözlerimiz var şu güzelim Türkçe'mizde, ne deyimlerimiz. Her durumu anlatan bir ifade, Anadolu'nun bir yerlerinden çıkabilir.


AKP ve onun Genel Başkanı, bir kaç yıl önce yapılıveren, mühürsüz oy pusulalarının bile geçerli sayıldığı; hileli bir "halk oylaması" ile, geçen gün 100. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız(!) Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni lağvetti,  


Ben dahil, 70'li-80'li yılların gençleri, 1961 Anayasasını uygulamayan iktidarlara karşı çıktığımız için, Anayasayı "tağyir, tebdil,ve ilgaya" kalkıştığımız gerekçesi ile tutuklandık; işkencelerden geçtik; idam istemi ile yargılandık hattâ idam bile edildik. Amacımız "Anayasa" idi, gördüğümüz "darağacı" oldu.


AKP ise, hileli bir şekilde, "atı alan Üsküdar'ı geçti" pişkinliği ile, yalnız Anayasayı değil, TBMM'ni de "ilga etti", yani ortadan kaldırdı. Milletvekilleri, artık halkın değil, tek bir kişinin temsilcileri oldular. O günden beri Reis ve yandaşları, "köpeksiz köyde deyneksiz geziyorlar. 


"Ne istediyse verdikleri" dinci örgütle birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerini budadılar. Komutanları "hizaya çektiler".


Sivil Toplum Kuruluşlarını, sesini çıkaramaz hâle getirdiler.Hapishaneleri, muhalif gazetecilerin, akademisyenlerin ikinci evi yaptılar.


Mahkemeler, o tek kişinin verdiği hükümleri onaylayan kuruluşlara dönüştü. 


İktidar sahipleri, başlıktaki deyimi tam anlamı ile uygulayarak ülkeyi, hukuksuzca, adaletsizce, pervasızca yönetmeye, bu arada yandaşlarını ve kendilerini alabildiğine zenginleştirmeye devam ettiler.


Osmanlı Padişahlarının, valilerinin, kadılarının baskısı arttıkça, yoksul Türk halkı, gene Türkçe'nin labirentlerinden birine sığınmış. Yöneticilere "zulmün artsın" diye seslenmiş. Artsın ki "ip inceldiği yerden kopsun". 


Bu AKP zulmü daha ne kadar sürer? Halk buna ne zaman "dur" der bilmiyorum. Ama bir gün mutlaka olacağına eminim.


Ne demiş Diyarbakırlı şair Sait Paşa:

"Elbet biz de at oynatırız

 Dur hele meydan olsun"

Önceki ve Sonraki Yazılar