Üşüyorum

Bu yaz Ankara'dayım ve çok üşüyorum.Havalar-bana göre- hiç ısınmadı. Her aralık pencereden, kapıdan soğuk rüzgarlar doluyor eve.

Yaşlandığımın farkındayım. "Bu üşümelerim ondan olsa gerek" diyebilirim ama daha geçen sene, yani bundan hepi-topu bir yıl daha gençken bile böyle üşümüyordum.

Gerçekten Ankara'ya bu yıl yaz gelmedi. Geçen gün, benim tersime hiç üşümeyen eşim bile, "Bu ne yahu, Temmuzda mıyız Kasımda mıyız belli değil" diye homurdanıyordu.

Küresel bir iklim değişikliği dünyayı tehdit ediyor. Çeşitli ülkeleri, bu arada Türkiye'mizi de bu değişiklik etkiliyor olsa gerek. Yağmurlar çok şiddetli oluyor. Ortalığı seller götürüyor. Bunlar her yıl daha da artan sayıda can alıyor.

Bilim adamları uyarıyor. Duyarlı insanlar toplantılar yapıyor. Ama dişe dokunur bir tek önlem alınamadan, insan oğlu doğal yaşam ortamını, atmosferini kirleterek, bozarak, bırak gelecek nesillerini, kendilerini bile düşünmeden yaşamaya devam ediyor.

"Üşümenin" sokak jargonunda bir başka anlamı da "tedirgin olmak". 

Ben bu anlamda da üşüyorum. Güneyimizdeki komşumuzda 8 yıldır devam eden ve siyasal iktidarın basiretsizliği nedeni ile boğazımıza kadar batmış olduğumuz savaşın sürüp gitmesinden; Doğu Akdeniz'deki haklarımızı göz göre göre çiğneyen, irili-ufaklı devletlerin tehditlerinden; Rusya'ya yanaşıyor gibi yapıp ABD'ye ayar vermeyi amaçlayıp aldığımız S-400 füzelerini şimdi neremize koyacağımızı bilmeyen iktidarımızın bizi getirdiği çıkmazdan; ekonomiyi batıran, insanlarımızı yoksulluğun kucağına iten, kayınpeder- damat kötülüğünden; akşamları ajans haberlerini, sabahları gazeteleri görmekten "üşüyorum".

Yüzde yüz "güneyli" genlerimden olsa gerek, soğuktan hiç haz etmem, üşümekten nefret ederim.

İklimin eski güzel akışına geri döneceği, kışları kış gibi, yazları yaz gibi, baharları bahar gibi, adaletli, onurlu bir ülkede, "adam gibi" yaşayacağımız günleri umutla bekleyerek, üşüye üşüye yaşamaya devam edeceğiz.

Öyle anlaşılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar