23 Nisan’ı kutlamaya hakkımız var mı?

Dünya tarihi ekonomik çıkar odaklarının birbirleriyle mücadele tarihi olmakla birlikte aynı zamanda söz, yetki ve kararın tek kişiden, hükümdardan, hakandan, sultandan, padişahtan, kraldan geniş kitlelere geçme tarihidir.
1215’de İngiltere’de ilan edilen Magna Carta’nın da anlamı budur, 1808 yılında Osmanlı’da gerçekleşen Sened-i İttifak’ın da…
1789 Fransız devriminin ana düşüncesi de odur, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin de o…
 
**
 
23 Nisan 1920’de ilan edilen esas olarak budur.
İstanbul’da oturan padişahın, sarayın yetkileri alınarak, halkın seçtiği TBMM’ye verilmesidir.
O tarihten sonra Türk Milleti’nin geleceğine ilişkin kararları sarayda oturan hünkar değil, bu Meclis verdi.
2017 referandumunda Mustafa Kemal’in, Çanakkale kahramanlarının, Kurtuluş Savaşı liderlerinin padişahtan alıp TBMM’ye armağan ettiği söz, yetki ve kararın bir kısmı yeniden Saray’a, tek kişiye verildi.
 
**
 
Oysa Osmanlı son 200 yılında bunun sancılarını çektiği için çöktü.
Liyakatı, niteliği, yönetme yeteneği olmayan sadece padişahın soyundan geldiği  için o makama getirilenler yüzünden Osmanlı dünyadaki gelişmelerin farkına varmadı, dört kıtaya yayılan imparatorluk battı.
 
**
 
Osmanlı’nın en ilerici padişahlarından biri olan Abdülmecit 16 yaşında tahta çıktı.
Dünyadan haberi olmayan Abdülmecit annesine, “Ben devlet işlerinden anlamam, nasıl yöneteceğim ülkeyi?” diye sordu.
Bilgisi, becerisi, donanımı olmayan Abdülmecit sarayda cariyelerle gününü gün ederken, dönemin ciddi devlet adamı Reşit Paşa Tanzimat Fermanı’nı ilan etti.
 
**
 
Neydi Tanzimat Fermanı?
Müslüman veya Hıristiyan bütün Osmanlı vatandaşlarının ırz, namus ve can güvenliklerinin sağlanması… Bu cümlenin önemi şu; Osmanlı’da ilk kez bir yazılı metinde, Müslüman ve Hıristiyan vatandaşlar eşit tutuldu.
Halk arasında ise bunun anlamı şuydu, “Bundan sonra gavura gavur denmeyecek!”
Vergilerin gelişigüzel değil belirli yöntemlerle alınması kararlaştırıldı. Çağdaş bir vergi sistemine geçilmesinin ilk adımıydı bu…
Tanzimat Fermanı’nın getirdiği bir diğer önemli hüküm, askerlik görevinin düzenli bir şekilde yapılmasıydı.
 
**
 
Hıfzı Topuz ‘Abdülmecit’ adlı yapıtında Reşit Paşa’nın fermanı hazırlarken korkularını şöyle anlattı:
“Hattı hümayunun 3 Kasım 1839 Pazar günü Gülhane Bahçesi’nde okunacağı ilan edildi. Reşit Paşa bir gece önce ailesiyle helalleşti, vasiyetnamesini hazırladı. Kafasının kesileceği aklına geliyordu.”
(Sayfa-44).
 
**
 
Yerli-yabancı yüz bine yakın insanın önünde ferman okundu. Ulema okunan üç maddeye kısmi tepki gösterdiyse de taşkınlık olmadı.
Dördüncü madde en can alıcı olandı:
“Ulema ve vüzeradan, velhasılı her kim olursa olsun şeriat kurallarına muhalif hareket edenler, kabahatleri sabit olunca hiçbir rütbeye, hatıra ve gönüle bakılmayarak haklarında ceza kanunu uygulanacaktır.”
(Sayfa 44).
Ulema homurdanmaya başladı, Hıfzı Topuz şu yorumda bulundu:
“Şimdiye kadar hiç bu şekilde bir söz söylenmemişti. Ulema ve vüzera bundan hiç hoşlanmadı. Ne var ki fermanın sonlarına doğru padişahın da kanuna aykırı hareket etmeyeceği ve Hırka-ı Şerif Dairesi’nde bütün ulema ve vüzerayla birlikte yemin edeceği belirtiliyordu. Demek ki hünkar da bu kurallara uymak zorundaydı.”
(Sayfa-45).
Tanzimat Fermanı’ndan sonra Meclisi Valayı Ahkamı Adliye adı verilen Adalet Yüksek Kurulu oluşturuldu. Hıfzı Topuz, bugünkü Yargıtay ile Danıştay’ın yetkileriyle donatılmış, yasa tasarılarını hazırlamakla görevli bu kurula Tanzimat Meclisi adının verildiğini söyler.
 
*
 
Bu tarihsel süreci şunun için anlattım.
Osmanlı’da, Türkiye’de haklar yukardan aşağı verildi. Batı’da olduğu gibi mücadele ile alınmadı.
İkinci Mahmut verdi, Abdülmecit verdi, Abdülaziz verdi, Abdülhamit kabul etmek zorunda kaldı ve en önemli olanı Atatürk verdi.
Ve 21. Yüzyılın başında TBMM’ye, diğer kurumlara halk adına, millet adına verilen ‘Denetim’ yetkisi yeniden Saray’a, tek adama geçti.
Onun için diyorum ki, bizim 23 Nisan’ı kutlamaya pek yüzümüz yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar