Katledilen Kışlalı’nın demokrasi ölçüleri!

1999 yılında evinin önünde uğradığı bombalı saldırı ile yaşamını yitiren Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı hocamdı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Basın Yayın Yüksekokulu'nda Siyaset Bilimi dersleri veriyordu.
12 Eylül öncesinde CHP hükümetlerinde Kültür Bakanlığı yapmış, darbeden sonra üniversiteye geri dönmüştü.
Yani darbe mağduru bir bilim adamı, siyasetçiydi.

*****

Paris'te Siyaset Bilimi doktorası yapan Ahmet Taner Kışlalı, son derece hoşgörülü, insancıl, her görüşe saygı duyan bir bilim insanıydı.
Derslerinde verdiği bilgilerle 12 Eylül'ün karanlığına karşı adeta ışık saçıyordu.
En çok M. Duverger'den söz ederdi.
Fransız bilim adamı Duverger'in yazdığı "Siyasal Partiler" kitabı bir klasiktir. Duverger, siyaset biliminin en önemli kurucularından biri olarak kabul edilir.

 ****

Kişisel tarihimdeki özel yeri vardır.
Farklı düşünceler taşıyorduk ama asistan olma isteğimi karşılık, "İngilizce öğren gel" demişti bana...
Çünkü o çok iyi farkındaydı ki, "Entelektüel koca bir orman içinde ağaçları tek tek fark edebilendir.”
Marksist düşüncelerle okula gelen bizlere son derece hoşgörüyle yaklaşır ve derslerde Willy Brant'ın meşhur sözünü aktarırdı "On sekizinde iyi bir komünist olmayan, otuzunda iyi bir sosyal demokrat olamaz" derdi.
Dediği gibi olduk!

****

Rahmetli Hocam Ahmet Taner Kışlalı, demokrasinin yedi koşulu olduğunu söylerdi.
Onu izleyerek, açıklamaya çalışayım.
(İlkeler hocama, açıklamaları bana aittir.)

****

 Birincisi laiklik… Bir ülkede dini kurallar egemense o memlekette demokrasi olmaz.  Sadece İslam için geçerli değil bu durum, Yahudi, Hristiyan, bütün dinler için de gereklidir bu ilke. Doğal olarak Allah’ın, Tanrı’nın buyrukları kesin emir olarak kabul edilir, tartışılamaz, istişare edilerek değiştirilemez. Onun için farklılıkların bir arada yaşamasının yolu, her inanç grubunun kendi inandığı gibi ötekine zarar vermeden yaşamasıdır. Onun da güvencesi laikliktir. Demokrasi ancak bu ilke üzerinde yükselebilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok haklı olarak Mısır’a, Orta Doğu’daki Müslüman ülkelere laiklik önerisinde bulunduğunda bunu kastediyordu.

****

 İkincisi eşit ve özgür oy hakkı… Bir ülkenin yurttaşları özgürce oyunu kullanabiliyorsa, orada demokrasiden söz edebiliriz. Türkiye’de propaganda konusunda eşitlik yoksa da özgürce oy kullanılabiliyor. Bu konuda bir sorun gözükmüyor.
****

Üçüncüsü siyasal partilerin varlığı… Serbest seçimlerin yanı sıra herkesin istediği partiyi kurma hakkının olması demokrasinin olmazsa olmazıdır. 

****

Dördüncüsü sivil toplum örgütlerinin varlığı… Dernekler, sendikalar gibi örgütlenmeler ancak demokratik bir rejim içinde kurulabilir, etkinliklerini ancak böylesi bir sistemde yürütebilir. Otoriter, despotik ülkelerde bu örgütlerin faaliyetleri yasaktır. Sadece yandaşlara yaşam hakkı tanınır. Türkiye’de bu konuda sınırlamalar olsa da sivil toplum örgütleri serbestçe etkinliklerini sürdürebiliyor.

****

Beşincisi güçlü bir ekonomik düzenin olması… Demokrasinin nefes borusudur iyi bir ekonomik düzen. Dışa bağımlı ülke, borç aldığı ülkelerden emir de alır. Emirle demokrasi olmaz. Tüketim ekonomisi uzun vadede ülkeyi tüketir. 
 
****

Altıncısı bağımsız yargı… Anayasaya ne yazılırsa yazılsın, değil mi ki önünde düğme olmayan, bunun için önlerini iliklememesi gereken hakimler ve savcılar cübbeleriyle gücün karşısında ayağa kalkıyorlarsa, o ülkede demokrasi olmaz! Ne yazık ki ülkemizde yargı ne bağımsızdır ne de tarafsız… Geçmişte askerlerin brifingine katılan yargı mensupları, bugün de muktedirlerin toplantılarına gidip, onların söylediklerini dinliyorlar, talimatlarını yerine getiriyorlar.

 ****
Yedincisi özgür basın… Türk basını en kara dönemini yaşıyor. Özgürlüğün kıyısından geçmeyen bir basınla karşı karşıyayız. Dünyanın bütün gazeteci örgütlerinin sıralamasında Türkiye en sonlarda…

Önceki ve Sonraki Yazılar