Türk milliyetçiliğinin çıkmaz sokağı!

Epey bir süre önceydi, Bursa’da kurulu bulunan Ülküm Eğitim Kooperatif yöneticilerine, ‘Türk-İslam ülküsü’ MHP’nin ana sloganlarından biri; peki size Gagavuz Hıristiyan Türklerinden biri gelip, “Biz Hıristiyan dinine inanıyoruz ama Türk milliyetçisiyiz, bize yönelik nasıl bir eğitim politikası izleyeceksiniz?” dese, ne yapardınız diye sordum?
Doyurucu bir yanıt alamadığımı düşünüyorum.
Çünkü, kimlik üzerine siyaset inşa etmek çelişkilidir. 
Siyaset sorunlar ve onların çözümleri üzerine inşa edilir.


****

Burada soru şu, Türk-İslam ülküsü Türk milliyetçiliğinin ana ilkesi olabilir mi?
Soner Yalçın neden olamayacağını bakın ne güzel anlatıyor?
“Gagavuz Türk‘ü Hıristiyan’dır.
Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de Hıristiyan’dır.
Karaim ya da Hazar Türk’ü Yahudi‘dir…
Altaylar, Tengrici’dir.
Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır.
Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir.
Azeri Türk’ü ya da İran Türk’ü Şii‘dir.
Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir.
Ne sandın?
‘Türk milliyetçisi’ denilince aklına sadece Müslüman Sünni mi geliyor?
‘Türk milliyetçiyiz’ diyerek kimin ahlakını kime dayatıyorsun?
Bak kardeşim!
Dünyada ilk ‘Türk Derneği’, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı. Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu.
Macar Türklerini bilir misin? Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun?
Bugün… Sadece Devlet Bahçeli‘yi bilmekle olmaz Gabor Vona‘yı da bileceksin!
Hâlâ Necip Fazıl mı okuyorsun; oysa Attila Jozsef‘i okumalısın!
Hadi Yusuf Akçura’yı, Sultan Galiyev’i bildiğini düşüneyim; Turar Rıskulov‘u ya da Ethem Nejat‘ı bilir misin?
Sahiden ‘sağ’ nedir, ‘sol’ nedir hiç kafa yordun mu?
Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme, vahşi kapatilizme karşı neden hiç sesin çıkmıyor?
Evet sen kardeşim!..
‘Türk milliyetçileri’ adını kullanarak kimin ahlakını kime dayatıyorsun?”

****

Sözü şuraya getireceğim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘Doğru Türkçe Kullanımı’ ödül töreninde konuştu, dilde özleştirmeye karşı çıkarak şunları söyledi:
“Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde sözde dilde sadeleştirme faaliyetleriyle, asırlardır benliğimize şekil veren nice kelime benliğimizden dışlandı, hor görüldü. Yerine konulan binlerce tatsız tuzsuz kelimelerle kadim medeniyetimizi sarsıntıya uğratıldı.
Cemil Meriç, Peyami Safa gibi birçok münevverimizin uydurukça şeklinde tabir ettiği bu kelimeler milli benliğimize uymadığı gibi dilimize hançer vurmuştur.”

****

Aslında esas felaket Tayyip Erdoğan’ın bu bakış açısıdır.
 O konuşmada Erdoğan Yunus Emre’den söz etti. Sormak lazım kendisine, Yunus Emre’nin şiirlerini bugün herkes özgün dilinden okuyabilirken, Divan Edebiyatı şairlerini kaç kişi sözlük olmadan anlayabilir?
Birkaç kez altını çizmiştim, Ömer Asım Aksoy’a göre “Şinasi, dilinde ancak yüzde 33 oranında Türkçe sözcük kullanmış. Namık Kemal yüzde 38, Hüseyin Rahmi yüzde 50, Ahmet Rasim yüzde 50, Peyami Safa yüzde 62, Tarık Buğra yüzde 71, İlhan Selçuk yüzde 73, Nadir Nadi yüzde 79, Nurullah Ataç yüzde 88 ile başlamış, yüzde 98'e kadar çıkarmış."
Bu sayılardan iki sonuç çıkarmak mümkün…
Birincisi, Türk diliyle yazdığı söylenen bu önemli yazarlarımızın bir kısmı metinlerinde yüzde 50’den daha az Türkçe sözcük kullanmış. Bu yazarlara Türk diliyle öykü, roman, şiir, düzyazı yazdı denilebilir mi?
İkincisi, dikkat edilirse yazarlarda Türkçe kullanma oranı gittikçe yukarıya doğru çıkıyor. Neden? Dil yazarlar tarafından geliştirildiği, tarama ve derleme sözlüklerden yararlanıldığı için o noktaya gelinmiş…

****

Kaldı ki, Tayyip Erdoğan kendi kurduğu cümlelerde bile pek çok sadeleştirilmiş yeni sözcük var.
Erdoğan dil yerine ‘lisan’ diyebilirdi. ‘Dışlanmak, benlik, uydurukça, sarsıntı” gibi sözcükler Türkçemize 1930’lı yıllardan sonra kazandırılmış sözcüklerdir.

****

Türk dili başka dillerin boyunduruğundan kurtulmadıkça bağımsız bir kimliğin inşa edilemeyeceğini büyük Atatürk pek çok kez dile getirmişti. Yüz yıllar boyu Arap ve Fars etkisinde kalan, bugün de İngilizce istilasına uğrayan dilimizi geliştirmek amacıyla yapılması gereken halk dilindeki sözcükleri bulup, yeni sözcükler üretip, topluma sunmaktır.
Gelişmiş dillerin egemenliğinden, başka kültürlerin boyunduruğundan kurtulmanın başka yolu var mı?

****

Türk milliyetçilerinin ve de Türk-İslam ülküsünü savunanların sevdiği bir dize vardır:
 “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!”
Tarikat ve cemaatlerle işbirliği yapan, Cumhuriyet değerlerini aşındıran, Atatürk’ün bu ülkeye kazandırdıklarıyla toplum arasında beton örmeye çalışan AKP iktidarının kayıtsız şartsız desteklenmesine karşı ‘Durun milliyetçiler bu cadde çıkmaz sokak’ dense yeri değil midir?

****

Bu yazının dipnotu: Son zamanlarda Devlet Bahçeli, Siyasal İslam’ın ülkeyi Türksüzleştirme, dahası Araplaştırma politikalarına etnik bölücülük tehlikesi yüzünden destek veriyor olabilir ama Gün Sazak’ın oğlu Süleyman Sazak’ın söylediği gibi ülkenin tek beka sorunu bu mudur?

Önceki ve Sonraki Yazılar