Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

Kördüğüm

​Yaratıcı drama eğitimcilerinin genellikle atölye ortamında ya da sınıfta oynattığı güzel, ilginç bir etkinliğin adıdır kördüğüm. İçinde hem gerilim hem de eğlence barındırır.

​20 kişilik bir grubunuz ya da sınıfınız olduğunu düşünün. Ayakta çember halindeki grup üyeleri ellerini havaya kaldırır ve çemberin merkezine doğru yürürler. Çemberde toplanan grup birbirine yakın olacak şekilde konumlanır ve gözlerini kapatır. Daha sonra herkes sağ elini havaya kaldırır ve bu eliyle rast gele bir başkasının elini tutar. Ardından sol el de başka bir el bulur. Bir eli ancak bir kişi tutabilir. Boşta bir elin kalmaması sağlandıktan sonra hiç konuşmadan gruba eğitmen tarafından “çözülün” yönergesi verilir. Grup tam anlamıyla bir kördüğüm oluşturmuştur ve grubun görevi de bu kördüğümü çözmektir.
​Lider ya da eğitmen ara sıra gruba “konuşmanız serbest”, “konuşma özgürlüğünüzü aldım”, “gözlerinizi kapatın ancak konuşmak serbest” gibi yönergeler verir. Grup üyeleri bu yönergelere uyarak ellerini hiç bırakmadan, liderin/eğitmenin belirlediği yönergeye göre de bazen konuşarak, bazen hiç konuşamadan ya da zaman zaman gözleri kapalı olarak kördüğümü, çözmeye çalışır.


​Kördüğümü çözmek için tüm grup olağanüstü bir etkileşime girmeli, hızlı bir biçimde bir strateji geliştirmelidir. Bu süreçte beden kadar tüm zihin, duygu, duyular da eş zamanlı olarak aktiftir. Grup üyelerinin konuşmanın serbest olduğu kısa zaman dilimleri dışında kendi aralarından konuşma ve ortak bir dil belirlemek için fazla zamanları yoktur.
​Kördüğüm, grubu yöneten liderin yönergeleri ile yine grup üyeleri tarafından oluşturulmuştur. Daha sonra kördüğümün çözülmesi yönergesini veren de aynı liderdir. Üstelik grup ne zaman ortak bir dil oluşturup kördüğümü çözmeye başlasa, lider koşulları zorlaştırarak hep yeni koşullar getirmektedir. Bu nedenle kördüğümün içinden kolay çıkılamaz.


​Neyse ki kördüğüm, yaratıcı drama veya oyun derslerinde katılımcının gelişimi için oynatılan bir oyundur. Ancak oyunların, kaynaklarını gerçek yaşamdan aldığı da unutulmamalıdır. Bu nedenle oyunların büyük bir kısmı gerçek yaşama ilişkin çağrışımlarla yüklü metaforlar taşırlar. Oyun oynanırken gerçek yaşam deneyimiyle de ilişki kurulur. Oturumdan çıktıktan sonra ise kördüğümü oluşturanın kim olduğu hakkında, düğümün çözümü için yapılması gerekenler konusunda bir bilinç kazanılmış olur. Böyle bir deneyim yaşamamış olan insan her durumda bir kördüğüm karşısında hep hazırlıksız olur.


​Kördüğüm, kimi zaman geçim sıkıntısı, aile ve iş yaşamındaki ilişkiler, kimi zaman trafik yoğunluğu, yasal konular, haksız yargılamalar, kimi zaman da eğitim sistemi, ekonominin yönetimi, toplumsal kutuplaşma gibi karşımıza çıkabilir. Bireysel ya da toplumsal düzeydeki pek çok sorun bir kördüğüme dönüştürüp bir sorun olarak ortaya konuluyor.


​Kördüğümler, bu sorunları kimin başlattığını, nereden kaynaklandığını, nasıl başa çıkılacağını bilmeyen, deneyimlememiş, özellikle kendine yabancılaşmış birey ve toplumlar için dayatılan birer oyalama aracıdır. Evet, bir kördüğümün çözümü oldukça zordur ancak imkânsız değildir. Grubun kendi içinde kuracağı bir dil ve uyumlu bir etkileşim pek çok kördüğümü rahatlıkla çözebilir.
​İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ya da onlarca insanı etkileyen ve gecelik verilen pek çok kararın kördüğümlerden bir farkı var mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar