CHP'li Tekin: AKP kendi başarısızlığının faturasını milletten kesiyor

CHP'li Tekin: AKP kendi başarısızlığının faturasını milletten kesiyor

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Nil KAHRAMANOĞLU

Son günlerde yaşanan kayyum atamaları, ekonomideki kötü gidişat ve faiz tartışmalarıyla ilgili YURT Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulunan CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, AKP’nin ekonomideki sorunları çözmek için bir planının olmadığını dile getirdi. Tekin; "Tayyip Erdoğan kuantum fiziğinden ne kadar anlıyorsa, ekonomiden de o kadar anlıyor. AKP ekonomik sorunlar karşısında çaresiz, teslim olmuş. Hepimiz aynı gemideyiz diyorlar ya. Fırtına kopuyor ama kaptan ne yapacağını bilemiyor. Gemi sürükleniyor" diyerek bu durumun devam etmesinin millete zarar vereceğini söyledi.

Ekonomik sorunlar psikolojik sorunlara döndü. Cinnet ve intihar vakaları her gün artıyor. Bu sorunlar nasıl çözülmeli? Açıkça söylüyorum AKP’nin bugün ekonomideki sorunları çözmek için ne bir planı var, ne bir fikri var ne de bir projesi var. AKP ekonomik sorunlar karşısında çaresiz,teslim olmuş. Hepimiz aynı gemideyiz diyorlar ya. Fırtına kopuyor ama kaptan ne yapacağını bilemiyor. Gemi sürükleniyor. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım.  Erdoğan ve çevresindeki ekonomi ekibinin ne yapacakları konusunda hiçbir fikri yok.  Adeta bir ilkokul öğrencisi kadar biçareler. Merkezi yönetim gelirleri içindeki vergi payı yüzde 76’ya düştü. Kalan yüzde 24 ne? Borçlanma. Şimdi bunu nasıl anlamak gerekir?  İki türlü açıklayayım. Vergi gelirleri düşüyor. Vergiyi nereden alırsınız? Millet çalışacak, üretecek, katma değer yaratacak, siz de oradan vergi alacaksınız. Yani ne oluyor?  Artık vergi ödeyecek kişi azalıyor ya da ödedikleri vergi azalıyor. O ne demek? Millet ya iflas ediyor ya zar zor geçiniyor demek. Açığı neyle kapatacaksın? İki seçenek var. Ya israf ve yolsuzluk musluklarını keseceksin. Tasarruf edeceksin. Ya da daha fazla borçlanacaksın. Gelecekten çalacaksın. Ne yapıyorlar? Her gün daha fazla, daha kısa vade ve daha yüksek faizle borçlanıyorlar.  Ne oluyor? Türkiye’nin ödediği faiz artıyor, yatırım azalıyor. İşte AKP’nin ekonomideki sorunlara çözümü bu. Borçlanma, faiz artışı ve yüksek enflasyon. Bu döngü devam ettikçe de millet iflas ediyor. AKP kendi başarısızlığının faturasını milletten kesiyor.

TÜRKİYE'DE FAİZLERİN TEK SEBEBİ ERDOĞAN'DIR’

AKP ekonomideki sorunları nasıl çözeceğini bilmiyor diyorsunuz. Tayyip Erdoğan ise “faizle mücadele edeceğiz” diyor. Merkez Bankası Başkanı’nı da bu sebeple değiştirdi. Ne düşünüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan kuantum fiziğinden ne kadar anlıyorsa, ekonomiden de o kadar anlıyor. Bugün faizlerin yükselmesinin nedeni Merkez Bankası başkanı değil. Tayyip Erdoğan. Bütçe dengesi ortada. Cari giderleri karşılamak için ya kaynak yaratacaksınız –onu beceremiyorlar, ya tasarruf yapacaksınız ya da borçlanacaksınız. Tayyip Erdoğan tasarrufa karşı. İnşaat sektörü yüzde 2 daraldı. Kapanan inşaat firması sayısı yüzde 23 arttı.  Konut satışları düşüyor. Sadece Temmuz ayında konut sektörü bir önceki yıla göre yüzde 17 daraldı. Haziran ayında Sanayi üretimi geçen yıla göre yüzde 3.9 düşük çıktı. Perakende sektörü daralıyor. İyi giden tek bir sektör yok. Tayyip Erdoğan ne yapıyor? Yazlık, kışlık saray yapıyor. Giderler aynen devam ediyor. Bu giderleri karşılamak için ne yapıyorlar? Borçlanıyorlar. Borçlandıkça da faiz artıyor. Bu kadar basit. Türkiye’de faizlerin tek sebebi sürekli siyasi kriz üreten, israftan vazgeçmeyen Tayyip Erdoğan’dır. Faiz lobisi altın madalya takacak birini arasa Tayyip Erdoğan’dan iyisini bulamaz.

Fakat Tayyip Erdoğan “Faiz neden, enflasyon sonuçtur” diyor. Faizlerin düşürülmesini istediğini söylüyor. Erdoğan faizleri neden düşüremiyor?

Bakın bu söylediği yer çekimi kanunu yok, gök itişi kanunu var demek kadar saçmadır. Yani Erdoğan diyor ki elma yere düşmüyor, elma gökten itiliyor. İş bu kadar kolaysa adama sorarlar 17 senedir niye faizleri sıfırlayamadın diye.  Eğer söylediğine kendi inanıyorsa buradan bir çağrım var. Almanya’da faiz yüzde 0. Elinde kamu bankaları var. Buyursun faizi yüzde 0 yapsın görelim. Enflasyon da sıfırlansın. Yapabiliyor mu? Hayır yapamıyor.  

TÜRKİYE'Yİ BU HASTALIKTAN KURTAMAK GEREKİYOR’

Peki faiz nasıl düşecek?

Faizi düşürecek olan şey bellidir. Yatırım, üretim, tasarruf. Bu kadar basit. Yatırım var mı? Yok. Üretim var mı? Sanayi durmuş. Tasarruf var mı? Saray yapıyor. Kimin parasıyla? Milletin verdiği vergiler ve millet adına alınan borçlar. Yani gidiyor el oğlundan yüzde 20 faizle para istiyor, onla da kendine saray döşüyor. Sonra para yetmiyor. Bir daha gidiyor. Bu sefer daha yüksek faizle para alıyor. Bakın sağlığa zararlı bağımlılıklar var. Mesela sigara sağlığa zararlıdır. Bir de kamu sağlığına zararlı bağımlılıklar var. Nedir bunlar? Yöneticilerdeki kibir. Şatafat bağımlılığı. Lüks bağımlılığı. Bu hastalıklardan Türkiye’yi kurtarmak gerekiyor.

ATANAN HER KAYYUM MİLLİ EGEMENLİĞE DARBEDİR

Kayyum atamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Demokraside millet sandığa gider yöneticilerini kendi seçer. Bakın demokrasilerde yöneticileri Kaymakam seçer demiyoruz. Vali seçer demiyoruz. Bakan seçer demiyoruz. Yönetici seçer. Bugün Türkiye’de seçilmiş bakan bile yok. Tüm bakanlar atanmış durumda. Kim atıyor? Cumhurbaşkanı. Şimdi atanmış bir bakan kendi keyfine göre gidiyor, milletin oy verip seçtiği yöneticiyi görevden alıyor. Bunun adı milli egemenlik değildir. Bunun adı üstünlerin egemenliğidir. Atanan her kayyum milli egemenlik ilkesine bir darbedir. Milletini seven, egemenliğin millete ait olması gerektiğini söyleyen bir milliyetçi de bu cinayete seyirci kalamaz, demokrat da kalamaz, kimse kalamaz. 

"KAYYUM ATAMASINA KARŞIYIM"

Atanan kayyumların terörle ilişkisi olduğu söyleniyor.

Bu millet bu kadar vergiyi niye veriyor? Herhalde atanan kayyumlar 1,5 ton fıstıklı kadayıfı yesin bitirsin diye vermiyor. Güvenlik ve adalet istediği için veriyor. Diyor ki devlete “al bu parayı benim güvenliğimi ve adaleti sağla.” Nasıl sağlayacaksın? Polis var, yargı var, mahkeme var. Öyle biri çıkacak efendim “Bu belediye başkanı terörle bağlantılı, bu değil.” Neye göre? “Benim şen keyfime göre.” Böyle bir sistem olur mu?  Bu Türkiye’yi muz Cumhuriyeti yerine koymaktır. Bu ülkede İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı okullara süt verdiği için 396 yılla yargılandı. Her tür hile, hurda, iftira dönüyor. Türkiye’de yargıya güven bu yüzden yüzde 30’lara düşmüş durumda. Bu tip laflar milli iradeyi gasp etmek için piyasaya sürülüyor. Ben ilkesel olarak kayyum atanmasına karşıyım. Saadet Partili belediye başkanı da görevden alınırsa karşıyım, MHP’li belediye başkanı da görevden alınırsa karşıyım, HDP’liye de karşıyım. Yalana da karnım tok. Bu kadar net.

"BERLİN MODELİ İLE ALT YAPI SORUNU ORTADAN KALKABİLİR"

İstanbul’da son yağışlardan sonra yaşanan sel çok tartışıldı. Dünyada bunun bir örneği var mı?

25 yıl İstanbul’u yönettiler. Altyapı namına bir çivi çakmadılar. 25 yıllık AKP dönemi İstanbul tarihine “İhanet Dönemi” olarak geçecek. Almanya’ya, İngiltere’ye yağmur yağmıyor mu? Yılın yarısında yağmur yağıyor. Siz öyle bir manzara gördünüz mü? Mesele yağmur değil, akıl, beceri, teknik. Bunlarda hiçbir şey yok. Zat-ı ali çıkmış tatillerden bahsediyor. Erdoğan Belediye Başkanlığı döneminde 4 yıl 7 ay görev yapmış, 302 gün tatile çıkmış. Düşünün neredeyse 1 yılı tatilde geçirmiş. Belediye Başkanlığı yan gelip yatma yeri değildir. AKPliler habire yan gelip yattılar. Altyapı yok, üstyapı yok, ne var? Rant için imar planı değiştirelim, emsalleri yükseltelim, dikey kuleleri dikelim, parayı yiyelim. AKP mantığı budur. Şimdi millet yeter dedi. Emaneti CHP’ye verdi. Biz de bu emanetin hakkını vermek zorundayız. Önümüzdeki 5 sene altyapı açısından bir devrim yaşanmak zorunda. Belediye Başkanımız altyapı konusunda çok hassas. Mutlaka bu konuda büyük bir ilerleme kaydedilecektir. Ben Berlin modeli öneriyorum. Bu model ile İstanbul’un altyapı sorunu kökten ortadan kalkabilir.