Ayten Gülsever: Sözleşmeden çıkış kabul edilemez!

Ayten Gülsever: Sözleşmeden çıkış kabul edilemez!

CHP Kadın Kolları Genel Başkan Adayı Ayten Gülsever, yayınladığı mesajda Türkiye'nin 2011'de imzaladığı İstanbul Sözleşmesi aleyhine bir algı kampanyası yürütüldüğünü dile getirdi.

CHP'li Ayten Gülsever, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmanın kabul edilemeyeceğini dile getirerek  ''Bu bir geri adım olur, kadın hakları konusunda sembolik anlamı da çok büyük ve yıkıcı olur'' diyerek tepki gösterdi.

Maalesef son günlerde, Türkiye’nin 2011’de imzaladığı (2012’de de TBMM’de onaylanan) bu önemli Uluslararası Sözleşme aleyhine bir algı kampanyası yürütülüyor. Her gün bir kadınımızın vahşice öldürüldüğü ülkemizde, sözleşmeden çıkış kabul edilemez bir geri adım olur. Böyle bir geri adımın, kadın hakları konusunda sembolik anlamı da çok büyük ve yıkıcı olur. Hiçbir zaman somut anlatılmadan yürütülen algı kampanyasına karşılık, temeli olmayan “soyut iddialara” karşılık; somut bilgiler ile cevabım:


 
“TOPLUMSAL CİNSİYET HUSUSU SORUNLU” İDDİASI:
İstanbul Sözleşmesi şu temel tespiti yapıyor: Kadına karşı şiddetin yapısal sebebi, “toplumsal cinsiyet” kavramıdır, diğer bir ifadeyle; kadınlar için “oluşturulmuş roller” ve “kadınların ast bir konumda” konumlandırılmasıdır. Bu tanım ve tespit neden rahatsız ediyor? Cinayet/şiddet vakaların birçoğu, örneğin bir genç kız okumak istediğinde veya bir kadınımız çalışmak istediğinde olmuyor mu? Okumak veya çalışmak istediği için şiddet gören 1 tek erkek vakası duydunuz mu? Çoğu şiddet vakası gerçekten de kadınlara biçilen rollerden kaynaklanıyor: Kadınların “eşit” olmadığı inancından kaynaklanıyor. Anayasamız da 10. Maddesinde kadın ve erkek eşitliğini beyan ediyor ve düzenliyor. İstanbul Sözleşmesinden çıktıktan sonra, Anayasamızı da mı tadil edeceğiz?

“SÖZLEŞME AİLEYE ZARAR VERİYOR” İDDİASI:

Hep söylenen şu “İstanbul Sözleşmesi aileyi değil, kadını koruyor”Aileye zarar veren sözleşme değil şiddettir İstanbul Sözleşmesinin tüm hükümlerinin temelinde bir şiddet vakası bulunuyor. Diğer bir ifadeyle; şiddet olduğunda artık kadın korunmalıdır. Örneğin, İstanbul Sözleşmesi, madde 52, “ani tehlike anında uzaklaştırma” tedbirleri öngörüyor. Sözleşme sayesinde mevzuatımıza (6284 sa Kanun ile) ilk defa şiddet durumunda uygulanabilecek birçok koruma tedbiri girdi. Üstelik ülkemizde uygulama zaten tartışmalı; şiddet gördüm diye savcıya gitme cesareti bulan kadınlarımızın %81’i “takipsizlik” kararı ile karşılaşıyor. Sonucu her gün izliyoruz; her gün bir kadınımız öldürülüyor. İstanbul Sözleşmesi yaşatır İstanbul Sözleşmesi haktır.