Balbay: Tüzük, siyasi partilerin Anayasasıdır

Balbay: Tüzük, siyasi partilerin Anayasasıdır

CHP İzmir milletvekili, YURT Gazetesi yazarı Mustafa Balbay bugün YURT Gazetesi'nde yayınlanan Gündem Köşesinde CHP'nin 9-10 Mart’ta yapacağı Tüzük Kurultayı ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.

CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay YURt Gazetesi'ndeki bugünkü köşesinde CHP'nin 9-10 Mart’ta yapacağı Tüzük Kurultayı'nı yazdı. "Tüzük, siyasi partilerin Anayasasıdır" ifadelerini kullanan Balbay'ın yazısının tamamı şu şekilde:

CHP’nin 36. Olağan Kurultayının ardından 9-10 Mart’ta Tüzük Kurultayı kararı alındı. Bir ülke için anayasa ne ise tüzük de siyasi partiler için odur. Bir başka anlatımla siyasi partilerin anayasası tüzüktür.
Yurttaşlar ülkelerine anayasa ile bağlanır. Bunu güçlendirmek için “anayasal vatandaşlık” diye bir kavram da öne çıkmıştır.
Siyasi parti üyeleri de partilerine tüzük ile bağlıdır. Parti üyeliğinden doğan hakları ve sorumlulukları tüzükte yazılıdır. Parti içinde almak istediği görevlere nasıl geleceği burada yazılıdır. Milletvekili, Belediye Başkanı adaylarının hangi yöntemlerle belirleneceği burada yazılıdır. Halen yürürlükte olan sisteme göre cumhurbaşkanını halk seçeceği için partinin cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceği de burada yazılı olması gerekir.
CHP, normal takvim uygulanırsa 2019 öncesinde iç düzenini bir kez daha gözden geçiriyor. 
Bu olumludur ve gereklidir.

Nasıl bir tüzük?
Daha net sormak gerekirse...
Tüzüklerin efendisi kim olacak?
Genel merkez mi örgüt mü?
Öteki partilerde bu sorunun yanıtı bellidir ve tartışmasızdır; tüzüklerin efendisi genel başkandır. Yani genel merkez bile değildir.
CHP’de ortak bir kullanım vardır. Genel başkan önemli ölçüde belirleyicidir. Ancak örgütün, parti tabanının, üyelerin de söz sahibi olduğu süreçler vardır.
Önümüzdeki tüzük kurultayından beklenen daha demokratik, daha kapsayıcı, daha net, tabanı daha çok sorumluluğa katan bir metnin ortaya çıkmasıdır.
Bunun da çerçevesi bellidir; parti organlarında ve adaylıklarda üye katılımlı önseçimin esas olması.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 8 yıllık sorumluluk sürecinde yukarıdaki istemi temel alan adımlar attı. Beklenen; bunu daha ileri götürmesi. Geriye götürmeyi aklından bile geçirdiğini sanmıyoruz. 
CHP’de üye listesi, üyelerin sorumluluklarını yerine getirip getirmediği öteden beri konuşulur. Buna elbet bir çözüm üretmek gerekir. Ancak çözüm üyeler arasında ayrım yapmak olmamalıdır. Bu, CHP’yi hem geriye götürür hem de yeni tartışmaları beraberinde getirir.
Örneğin, aidatı ödeme-ödememe ayrımı, parti çalışmalarına katılımla yapılacak ayrımlar sağlıklı olmayacaktır. CHP, kadınlarla birlikte tüm yurttaşlara seçme seçilme hakkını dünyanın pek çok ülkesinden daha önce vermekle övünen bir parti. Şimdi tüzük değişikliği ile üyeleri arasında oy verme yeterliliğine sahip olanlar olmayanlar diye bir ayrım yaparsa, kendi tarihine ters düşer. Bunun yerine parti içi eğitimle üyelerin aidiyet duyguları arttırılabilir.
Tüzük değişikliğinden beklenen bir başka adım da kadın kollarının ve gençlik kollarının ekonomik olarak güçlendirilmesidir. 

9 Mart’a dek tüzüğe ilişkin değerlendirmelerimizi Yurt sütunlarından yurttaşlara ulaştırmayı sürdüreceğiz.
Tüzüğün hemen sonrasında bir adım daha gerekiyor. Adı değişebilir, bizim önerimiz program Kurultayı.
CHP’nin 14 Ocak 1959’da 14. Olağan Kurultayı sonrasında kamuoyu ile paylaştığı “İlk Hedefler Beyannamesi” siyasi tarihimizin en önemli metinlerinden biridir.
Orada gündeme getirilen sorunlar ve çözüm önerileri  yer yer bugünü de çağrıştırmaktadır.
İktidara geldiğinde Türkiye’yi AB’ye sokacağını söyleyen AKP, Suriye’ye soktu.
Çözeceğini vadettiği sorunları düğüm haline getirdi.
Sorunlara “nasıl çözerim” diye değil “nasıl kullanırım” diye yaklaştı.
Böyle bir ortamda tek seçenek Cumhuriyet Halk Partisi’dir. O da bunu güçlendirmiyorsa, bunun bahanesi olmaz.