Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

SANA NE CANIM KARDEŞİM

Uzun yıllar birlikte politik, siyasal ve toplumsal meseleler üzerine konuştuğumuz dostlarımızla sohbet ediyoruz Şişli'de eski bir ortak arkadaşın cafe/kitap evinde… 

Gördüğüm kadarıyla AKP bu kriz/derin yoksulluktan sonra artık iflah olmaz; Bana kalırsa değişim kaçınılmaz… Diyorum!

Bence yanılıyorsunuz dedi arkadaşımız  !

Neden? Diye sorduk!

Türkiye’de daha ciddi kriz dönemleri oldu ve bu süreçte toplum anlık tepkiler verse de sandık değişim getirmedi…

Mesela ciddi yolsuzluk / parayı sıfırla vb. süreçleri yaşandı ülkede ve herkes tamam artık toplum buna dur diyecek ve sandıkta değişimi getirecek dedi…

Peki, ne oldu? Değişim olmadı!

Ben bu sürecin halkın cebine/ tenceresine yansıdığı için değişim getirecek düşüncesindeyim… Dedim!

Sanmıyorum dedi arkadaşımız…

Çünkü 7 TL den 18.75 TL çıkan doların 12 TL düşüren ve o süreçte ciddi zamlar olmasına rağmen iktidarın zaferiyle halay çeken bir toplum kitlesi var…

Ve bu ciddi bir kitle…

Arkadaşımıza aslında pek bi kızdık içimizden… Ancak söyledikleri pek yabana atılacak düzeyde değildi…

Bunca yoksulluk ve hayat pahalılığı, kiralar, yiyecek, faturalar vb. sorunu nasıl anlamsız olur? Dedik yahu!

Dostumuz…                                                       

Bence toplum sizin kadar bunları düşünmüyor, toplumun bir kahramanı var, doları çekiyor aşağı ABD-AB bağırıyor, toplumu düzene sokuyor, marketçiye hiza veriyor vb. pek çok şeyi 20 senedir sistemli götürüyor ve işin garibi bu saydığınız temel sorunların nesnel olarak sizin sorunuz değil… Tam olarak/Bildiğim kadarıyla

Dedi…

Nasıl yani?

Mesela siz kiracı mısınız oturduğunuz evlerde?

Hayır dedik… Aile mülkleri /  Ama 25 milyon haneli ülkede 4 milyon mülk sahibi var diğer 21 milyonu kiracı özel –yâda kamu vb…

Ya da iş yerleriniz/ Hukuk/Mühendislik / Çalışma ofisleriniz kiralık mı?

İkimizde hayır değil/ Aile mülkleri malum… Biliyorsun/ Ama işletmelerin %87 kiralık! Kamu/özel kiracısı…

Araba fiyatları çok yükseldi diye dert yanıyorsunuz /banka kredileri vb diyorsunuz…

 Arabalarınız kiralık-kredili vb. mi?

Hayır, bizimkilere ait… Çok şükür! / Ancak kamuda arabaların %90 kiralık ve şirketler vb. genellikle…

İnsanlar tatile gitme vb. sorunlar bahis açıyor AB ülkesi emeklileri burada tatilinden dem vuruyorsunuz ve bu yoksulluk edebiyatıyla siyaset yapıyorsunuz aslında?

Tatille gitmek mesela sorun mu sizin için?

Yazlık veya / Çiftlik evi sorununuz çözmüyor mu tatil için? Aralıklarla gidiyorsunuz ve hatta sosyal medyaya atıyorsunuz…

Tatildeyiz diye yazın/kışın…                                 

Ama bu bireysel bir bakış değil mi? Diye sorduk? Ortak dostumuza! Ve bu bakış aydın hastalığı/ ben merkezli tezdir destekte… Dostumuz!

İnsanlar bu tercihleriyle mutlu oluyorlar ve siz bu noktada zorlama yapıyorsunuz değişim için, oysa değişim bir nokta da olgunlukla orantılı gelişir ve bu sizin sorunuz değil… Nesnel olarak

Sorunu olan insanlar sistemle uyumlu…

Siz sorunlu noktanın en son halka/katmanı olarak ters psikolojiye sahipsiziz…

Size ne canım kardeşim ya… Son sözleriydi konuya dair arkadaşımızın…

Sonuçta Kahvelerimiz içtik ve dağıldı masamız… Ve geride kalan deli sorular dışında her şey normaldi…

Bizde…

Son söz:

Oysa aydın/Yazar’ın görevi toplumsal sorunları kolektif düzlemde değerlendirmesi gerek… Birey merkezli bakışı “dar ve kişisel düzleme sıkıştırır insanı,” ancak ülkenin aydın sınıfı da artık bireyci düzlemde ne yazık ki…

Ancak biz biliyoruz ki daha yaşanılır bir ülke umudu kolektif aklın/mücadelenin ürünü olacaktır şüphesiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar