Kırık sandalye

Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nu daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu günden bugüne kadar hep tehdit etti. Aleyhine en olmayacak şeyleri konuştu.

İmamoğlu seçimleri kazandı. Şeytanın bile aklına gelmeyecek hileler ile seçimleri iptal ettirdiler.

Seçimler yenilendi, bu defa İmamoğlu eze eze başkanlığı aldı.

Yapacak bir şey bulamadılar.

İmamoğlu’nun görevi devralmasıyla birlikte Belediye’nin her yanından pis kokular yükselmeye, yolsuzluklar, hırsızlıklar ortalığa saçılmaya başladı.

Erdoğan ve AKP’liler İmamoğlu’ndan başkanlığı almak için her yolu düşünmeye devam ettiler. Tehditler ardı ardına geliyordu.

Belediyedeki bankamatikçilerin işten çıkarılmasına tepki gösteren Erdoğan, "Belediyede kimseyi işten çıkarmayacaklarını söylediler çıkardılar. Bizim de yapacaklarımız var" diye konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'da İmamoğlu'na tehditlere “Pejmürde ederiz” sözleriyle katılıyor ve şöyle diyordu; "İşini yap, yoksa pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net. Bu ülke adına, bu millet adına, sağına soluna bakmayız" diyordu..

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Soylu’ya Twitter üzerinde yanıt verdi. Torun, ” ‘Atanmış’ bir Bakanın, ‘seçilmiş’ bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı alenen tehdit etmesi hadsizliktir! Sizi milli iradeye ve halkın kararına saygıya davet ediyorum. Haddinizi bilin” ifadelerini kullanıyordu.

06.09.2019 tarihinde; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gazetecilere açıklama yaptı. Soylu, bir gazetecinin "İmamoğlu başka işlerle uğraşırsa pejmürde ederiz dediniz. İstanbul'a kayyum mu atanacak" sorusuna, "Pazar günü açıklayacağım" yanıtını verdi.

Ali Babacan’da Twetter hesabından Pazar günü İmamoğlu’nun görevden alınacağını kaynak sağlam diyerek söylüyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İstanbul'a kayyum mu atanacak" sorusuna verdiği "Pazar günü açıklayacağım" cevabını eleştirerek, şunları söylüyordu; "Kayyum meselesini ortaya getirmek, bunların tümü bir polemik. Ben pazar günü kimin ne diyeceğini umursamıyorum"

Tayyip ve arkadaşları meydanı boş bulduklarını zannedip atıp tutuyorlardı.

Öyle ya;

24 Ekim 2004 tarihinde Avrupa Anayasası’na attıkları imzanın içeriğini unutmuşlardı. Meydan öyle boş değildi.

5 Eylül 2019 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Bakanlar Komitesi, 3 büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınması ve kayyum atanmalarının yerel düzeyde seçmeni temsiliyet hakkından mahrum bıraktığı ve yerel demokrasiye ciddi anlamda zarar verdiğini ihtar ediyordu.

: 06 Eylül 2019’da Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, Bakan Soylu'ya: “Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde İstanbul'a kayyumun ciddi sonuçları olur, iki kez düşünün” şeklinde uyarıda bulunuyordu.

Ve Pazar günü İmamoğlu’nu görevden alacağını ballandıra ballandıra üstü kapalı olarak söyleyen Soylu, pabucun pahalı olduğunu görünce adeta çark ediyor ve 08.09.2019 tarihinde şöyle konuşuyordu:

“İstanbul'a kayyum atanabilmesi için terörle ilişkili bir durumun olması gerekir. İstanbul ve Ankara'ya kayyum atanması söz konusu değildir."

İmamoğlu’nu görevden alamadılar ya, hemen başka bir hareket tarzına büründüler. Bütün Büyükşehir Belediye Başkanlarını Saray’a davet ettiler. 1150 odalı saraya...

2015 yılı rakamlarına göre; sarayın elektrik, su, doğal gaz, ısıtma, soğutma, temizlik, peyzaj bakımından oluşan aylık temel giderleri en az 21 milyon TL olarak açıklanıyordu.

Sarayda başkanlar için sandalyeler dizilmiş, sandalyelere ise isimler yazılmış. O isimlere göre başkanlar oturuyor.

İmamoğlu, sandalyeye oturunca sandalye kırılıyor, Tayyip Erdoğan, sandalyeyi göstererek " Biz bir şey yapmadık, sen düştün. Bak bu yaptığın israftır, oturduğun sandalyeyi kırdın, parasını ödeyeceksin" dedi.

İmamoğlu ise taşı gediğine koyarak "İkincisinde sağlam otururum efendim" yanıtını veriyordu.

Ne garip değil mi, böyle şakaları insanlar ilkokul çağlarında yapardı.

Tabii şakaysa...

Hele Atın üzerinde duramayıp, düşenlerce mesaj olarak verildiyse; oda komik ötesi...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhubaşkanlığı Külliyesi'nde oturduğu sandalyenin kırılmasına ilişkin değerlendirmede bulundu. Sandalyenin neden kırıldığını bilmediğini ifade eden İmamoğlu, "Onu Cumhurbaşkanlığı araştırsın. Demek ki ya sandalye firmasında bir arıza var ya da bakımını yapanda. Niye ayakları içe doğruydu bilmiyorum" dedi.

İmamoğlu, "Oturacağınız yerler belli miydi?" sorusuna, "Alfabetik sıraya göre oturma düzeni vardı. Benim sağımda Yılmaz Büyükerşen, solumda da Tunç Soyer vardı ve belirli olan sandalyeler. Masa düzenine göre oturduk" cevabını verdi.

Her ay milyonları yutan saray için “itibardan tasarruf olmaz” diyorlardı. Bence ayağı kırık sandalye varsa tüm itibarı yerle bir etti.

Sosyal medyada da kırık sandalye alay konusu oldu. İşte onlardan birkaçı;

“Sarayımız altın varaklı, sandalyesi kırık ayaklı”

“İtibardan ilk tasarruf kırık sandalye ile gerçekleşti..

“Helal sana imamoğlu sarayı yıkmaya sandalyeden başladın”

Kaçak Sarayın sandalyesine ağır gelmiş Sn.İmamoğlu... Başkanlık koltuğu ancak taşır ağırlığını...

Kendi kazdığı kuyuya düşmek böyle bir şey olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar