Güneş Gürseler

Güneş Gürseler

YÜRÜME DERTLİ BAŞKAN OTUR DA DÜŞÜN…

Baro başkanlarımız iktidarın Avukatlık Yasası’nda yapmayı düşündüğü ama bir türlü içeriğini açıklayamadığı “muhayyel” değişiklik çalışması karşısında eylemlilik kararı gereği olarak illerinden Ankara’ya yürüyüş başlatıyorlar.

Eylemlilik iyidir.

Yürüyüşleri sırasında başkanlarımızın düşünmeye fırsatları da olacaktır. Aslında sadece yürüyen başkanlarımızın değil barolarda görev alsın almasın avukatlar olarak, tüm hukukçular olarak içinde bulunduğumuz vahamet karşısında hepimizin oturup düşünmesi gerekir.

Avukatlığın sorunlarını hepimiz içinde bulunduğumuz süreçte biriktirip bu hale getirdik. Damlaya damlaya sel oldu akıyor, biz de hep baktık ve bakıyoruz.

Neden?

En etkin eylemin yasamızdaki görevlerimizi yerine getirip, yetkilerimizi kullanarak avukatlığı nitelikli yapılır hale getirmek olduğunu göz ardı ettik.

Oysa Avukatlık Yasası’nın 76 ncı maddesi barolarımıza; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürütme görevini yüklemiştir. Eylem de işte bu görevleri yerine getirmede öncülük etmek, kararlar almak ve de uygulanmasında ısrarlı olmaktır.

Yani:

2006 yılında avukatlık sınavına az bir zaman kala stajyerleri otobüslere bindirip Ankara’ya göndererek Türkiye Barolar Birliği önünde gösteri yaptırmak eylem değildir.

Stajyer kotası uygulama kararı alan baroları iptal davalarında yalnız bırakmak, aynı doğrultuda kararlar almamak eylem değildir.

30.000 üyeli baronun genel kurulu için avukatları 3.000 kişilik salona davet etmek eylem değildir.

Hukuk fakültelerinde eğitim ve öğretimin kalitesini artıracak bir akreditasyon uygulamasına geçerek belirli standartların altındaki fakültelerin mezunlarının staja kabul edilmeyeceğini ilan etmemek, Türkiye Barolar Birliği’ne bu konudaki çalışmasını neden uygulamaya sokmadığının hesabını sormamak eylem değildir.

“Avukat bürosu” kavramına ve “avukatlık faaliyeti”ne her yönüyle aykırı olan “genç büro”lar oluşturmak eylem değildir.

“CUMUK AVUKATLIĞI” gibi yakışıksız bir ibarenin yerleşmesine ve uygulamanın bedava ceza avukatlığına dönüşmesine seyirci kalarak sorunu sadece ücret tarifesi değişikliği olarak görmek eylem değildir.

“İŞÇİ AVUKAT”, “BAĞIMLI/BAĞLI ÇALIŞAN AVUKAT” gibi yakışıksız ibarelerin yerleşmesine seyirci kalmak, bu konudaki çözüm önerilerini görmezden gelmek, yönetmelik değişikliklerini sahiplenmeyip uygulamamak eylem değildir.

Başkalarının oluşturduğu “fantezi” öneriler karşısında daima savunmada ve kurulu düzenden yana kalıp, olması gerekeni ortaya koyup savunmamak eylem değildir.

Hasılı, sorunlarımıza çözümler oluşturup sahiplenerek uygulanmasını zorlamamak, çoğunluğun önüne geçip yol göstererek öncülük etmek yerine arkasından gitmek eylem değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar