Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Gül’e  Gül’e…

Gerçi, son Gülenin kim olacağı halen meçhul! Gül’ ün dikenlerine bağlı.

***

“En zor iç ve dış şartları itibarıyla büyük zorluklarla karşı karşıyayız…”
“İçerde…  …Kutuplaşma ayrışma korku ve kaygı ortamı...”
“Dışarıda... ...Çok ciddi ve beka sorunları...”
“... Daha çok huzura, güvene, barışa uzlaşmaya ihtiyaç varken...”
“Ulusal çıkarlarımızın, ekonomik kaygıların ciddi seviyelere ulaştığını görüyoruz.”
“... Hamasetin, hakaretlerin siyaseti esir aldığını müşahede ediyoruz.”
“... Siyasi manevralarla, kişiler üzerinden saldırılarla meşgulüz.”
“Yeni nesillerin geleceği maalesef ikinci seviyeye düşüyor.”

***

Cümleleri tane tane okuyunca insanın dehşete düşmemesi mümkün değil.
Ama ancak böyle satır aralarını okumak bazen daha mümkün olabiliyor.
Bu cümlelerin çok derin kaygı ve uyarıları ihtiva ettiği aşikâr.
Çok değerli açıklamalar bunlar.
Ancak, yetmez!

***

Abdullah Gül’ün yine de Genel Kurmay Başkanı Akar ve  Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın ziyareti ile ilgili doyurucu bir açıklama yapması gerekmez mi?
Ne konuşulduğunu, kendisinden ne istenildiğini açıklaması, kamuoyunu aydınlatması zaruri olduğu kadar, onun açısından anayasal ve demokrasi görevidir de.
Malumun ilanına gerek yok demesin, sakın!
Bu artık namus sorunu haline geldi.

***

O malum ziyarette neler konuşuldu da Abdullah Gül adaylıktan vazgeçti?
Kendisini bu kadar sorumlu hisseden ve yukarıdaki sorunları, kaygı ve korkuları sıralayan alelade bir kişi bile “bir şey yapmalıyım” der.
Hadi aday olmadı, hangi adayı destekleyecektir kendisi?
Sorun adayın kişiliği mi, yoksa parlamenter demokrasinin tekrar tesis edilmesi mi?
Hukuk devleti ve güçler ayrılığı mı, yoksa tek adam rejimine devam edilmesi mi?
Bu kadar vahim durum tespitlerinden sonra sorumluluk duygusuna sahip sıradan bir yurttaş dahi  hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edebilir mi?

***

İşin ilginç yanı bu ziyaretin muhtemelen kasten sızdırılmasıdır.
Zira aksi halde bu kadar üst düzey ve dar bir buluşmanın gizli kalması çok kolaydır.
Verilmek istenen mesaj “Biz her şeye kadiriz. Asker tek adam rejimi adayının arkasındadır” mı?
Eski bir Cumhurbaşkanı da olsa, bir zamanlar en yakın (kardeş) “yol arkadaşı” ile böyle bir olay yaşanması AKP cenahında Fetö ile yol ayrışmasından sonraki belki de en büyük ayrışmadır.
Bu ayrışmaların sonu gelmeyecekte anlaşılan.
Nasıl gelsin ki?
Bu daha başlangıç!
Nitekim AKP Grup Başkan Vekili  Bülent Turan “…Bir lider Genel Kurmay Başkanı ile görüştüğü için aday olmuyorsa, hiç olmasın ” diyerek yangına körükle gitmiş olmuyor mu?
Hatta kanımca alaycı bir aşağılama bile sırıtıyor uzaktan.
Memleketimizin siyaset manzaraları, tapınma ile aşağılama arasında mekik dokuyor anlaşılan.

Önceki ve Sonraki Yazılar