Depremin büyük acılarının ardından hangimiz normalleşecek?

Uzun uzun anlatmayacağım. Artık yaşadığımız evlerimiz bize mezar oldu. 45 bine yakın canımızı toprağa verdik. Ancak Kahramanmaraş'taki depremde sadece oradaki insanlar değil, 85 milyon çöküntü yaşadık, duygusal olarak enkazın altında kaldık. 

O enkazların altında çocuklarımız, annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, komşumuz, çocukluğumuz, geçmişimiz kaldı.

Türkiye olarak enkaz altında kalmışken, nasıl normalleşelim? Yaşadıklarımıza dağlar, taşlar, kuşlar ağladı! Analar, babalar, kardeşler ağladı. Yürekler dağlandı, gözler kan ağladı.

O günden beri canlı yayınları, programları hepimiz seyrediyoruz. Yaşananları unutmamız, hayatı normale döndürmemiz lazım. Nasıl mı? Çok kolay! 

Şimdilerde televizyonlarım büyük bir illüzyon içindeler. Diziler ve filmler yayınlanmaya başladı bile. Sonra da belgeseller ve ben burada sen orada programları... 

Buradan rica ediyorum; ne kadar normalleşebilirsiniz bilmiyorum ama lütfen bu acıları unutmayın!

Elbette normalleşmesi gerekenler de yok değil.

O enkazlar kaldırılmak zorunda. O sokaklar, o caddeler açılmak zorunda. Mahallerimiz, köylerimiz, ilçelerimiz, şehirlerimiz tekrar inşa edilmek, ayağa kaldırılmak zorunda. Yıkılan binalar, yeniden inşa edilip insanlara yuva olmak zorunda. Tekrar evlerimiz, evlerimizde tekrar eşyalarımız olmak zorunda. 

Kolları sıvadık başladık bile... Başladık bile malımızın peşine düşmeye. Kısacası ticaretimiz normalleşmeye başladı bile. 

Peki gerçekten hangimiz normalleşeceğiz? Canı yananlar mı, ticaret devam ediyor diyenler mi? 

Para ve acı dedik...

Para normalleşecek, acımızı normalleştirmeyeceğiz.

Unutmadan bir de merak ediyoruz: Sorumluluk üstlenerek ilk kim istifa edecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar