Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

Kaz Dağları’nın vicdan nöbetçileri

Kaz Dağları’nda binlerce insan hem kendi hem de Türkiye’nin 'Vicdan Nöbeti'ni kararlılıkla sürdürüyor. Fazıl Say’ın, ülkenin en önemli değerlerinden birinin kaybolmaması için verdiği konsere yaklaşık 25 bin insanın katılması konuya ilişkin önemli bir farkındalığın oluştuğunu da gösteriyor. Bir değere sahip çıkmak için sanat aracılığıyla ve büyük bir coşku ile gerçekleşen bu katılım, aynı zamanda Türkiye’nin 'Vicdan Nöbeti'ne de destek anlamı taşıyor.

Sanat hatırlatır, uyarır. Doğaya ve tahrip edilen her türlü değere karşı duyarlı olmak için dikkat çeker. Fazıl Say’ın da vurguladığı gibi “Doğa siyaset üstüdür ve hayattaki en büyük erdem yaşatmaktır...” Kaz Dağları katliamına karşı sesi, müziği ve bedeniyle Türkiye’nin 'Vicdan Nöbeti'ni tutan bu insanlar hiç kuşku yok ki bu erdeme sahipler ve doğayı yaşatmak için aynı zamanda demokratik tutum ve davranışa sahip olmanın hakkını da veriyorlar.

Demokratik tutum ve davranışların gelişmesi yaşanılan ortamın da demokratik olması ile doğrudan ilgilidir. Bu tür ortamlarda tüm insanlar demokratik yaşam kurallarını, değerleri benimserler ve kendilerini özgürce ifade edebilirler. Ayrıca uzlaşıdan yana olmak, şiddete hiçbir biçimde yer vermemek, hoşgörü sahibi olmak da bu değerler arasındadır ve Türkiye’nin Vicdan Nöbetçileri bu değerlere de sahip çıkmak için kilometreleri aşarak nöbet tutuyor ve Kaz Dağlarını terk etmiyorlar.

Katılım, demokrat olmanın önemli bir bileşenidir. Kaz Dağları ya da orman yangınları için Vicdan Nöbeti tutan insanlar, insan onuru ve temel haklarına saygılı olmayı bildikleri kadar diğer canlıların da hakları olduğunun farkındadırlar. Binlerce insanın Vicdan Nöbetinde olması onların demokratik haklarının ve sorumluluklarının bilincinde olduğunu gösterir.

Yurttaşlık temel hak ve sorumluluklarını bilen her insan bu uyarıları bir görev sayar. Açık düşünceli olan, insanları dil, din, ırk, geldiği çevre vd. özelliklere göre gruplamayan, başkalarının haklarına saygı duyan, herkesin yasalar karşısında eşit haklara sahip olduğuna inanan ve etik değerleri benimseyenler de benzer tepkiler gösterirler. Söz gelimi, ülkenin her hangi bir yerinde çıkan yangına karşı gerekli önlemleri almayıp binlerce canlının yok olmasını engelleyemeyen politikacılara görevlerini hatırlatmak için de benzer tepkileri verirler.

Yaşanan her felakette Türkiye’nin her yerinde 'Vicdan Nöbeti' tutmaya hazır pek çok insanın hâlâ var oluşu bize umudu, barışı ve birlikte yaşama kültürünü hatırlatır. Nazım Hikmet’in de dediği gibi “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…”

Memleket de hasret de bizim…

Önceki ve Sonraki Yazılar