Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

YARATICI DRAMA GÜNÜ BİLDİRGELERİNDE SANAT EĞİTİMİ VURGUSU

Kısa adı IDEA olan Uluslararası Drama-Tiyatro ve Eğitim Üst Birliği 27 Kasım günlerini 2007 yılından beri Drama günü olarak kutlamaktadır. Bu birliğin Türkiye’den üyesi olan Çağdaş Drama Derneği de 2009 yılından başlayarak 27 Kasım gününü Dünya Yaratıcı Drama Günü olarak kutlamaya başlamıştır.

Türkiye’de drama, oyun ve sanat eğitimi alanlarına yönelik farkındalıkların gelişmesini sağlamak, drama alanının bir ders ve yöntem olarak özellikle eğitim sisteminde bir araştırma ve bilim alanı olarak yerleşmesini sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Türkiye bildirgesi bu yıl Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Tunay Onursal tarafından yazılmıştır.

Onursal’ın bildirgesinin son bölümü drama’dan yola çıkarak sanat ve bilime vurgu yapmaktadır: “…Bir yanda merak etmeyi, sorgulamayı ve yeni yanıtlar aramayı göze alanlar öte yanda belletilenleri kabul edenler... Bilim ve sanat kuşkusuz ki belletileni / tek gerçek sanılanı sorgulama üzerine yapılanır. Soru sorabilmek ise özgürlüğe giden yoldur. Bu bağlamda drama bize özgür insanı, özgür düşünceyi anlatır. Çünkü drama sorgulamaktır çünkü drama farklı bakabilmektir çünkü drama dönüştürmektir çünkü drama oyunun coşkusuyla dünyayı kucaklamaktır.

Çocukların masalsı / düşsel yolculuklar yerine fırtınalı mavi karanlıklarda göçe zorlanıp ölmeye yattıkları, yoksulluğun ve yok oluşun dünyamızı kaosa sürüklediği günümüzde / bugünlerde şefkatli bir liman arıyorsak ve cesur bir çıkış...

İşte orada bilim ve sanat

İşte orada drama bizi bekliyor…”

IDEA Başkanı Robin Pascoe’nin yazdığı uluslararası bildirge de yine sanata, disiplinler arası sanatlara ve eğitimine ilişkin önemli görüşleri içermektedir:

“…Dünyamızı içinde sanatlar olmadan düşünmek imkânsızdır. Sanatın yaşamımızın içerisinde çok çeşitli biçimlerde nasıl da güçlü temsil edildiklerini düşünelim.

-Drama/tiyatroda roller alıyor öyküler anlatıyoruz.

-Dans ve müzikle topluluk olmak duygusunu ve neşeyi paylaşıyoruz.

-Görsel sanatlarda ve medya sanatlarında görüntüleri ve malzemeyi biçimlendiriyor, iz bırakıyoruz.

Sanatın bize armağan ettikleriyle yaşamımızda birçok farklı yolla kutsanıyoruz. Sanatlar yoluyla hem sanatçı hem de seyirci olmayı öğreniyoruz. Başarıyla gerçekleştirilmiş bir drama sürecine katılmanın ya da herhangi bir sanat uğraşının yarattığı başarı, zevk ve doyum duygusuna eş başka bir duygu yok gibidir.

Dramada, dansta, müzikte, görsel sanatlarda ve medya sanatlarında seyirci olma mücadelesi, bu sanatların uyaranlarıyla kurulan temas, bu sanatlardan alınan zevk kişisel ve kültüreldir. Bu yolla geçmişle, şimdiyle ve gelecekle bağlantı kurarız. Sanatlar yoluyla kişisel, toplumsal ve kültürel kimliklerimizi geliştiririz. Kimliklerimiz ise dünyadaki yerimizi ve içinde yaşadığımız topluluğa yaptığımız katkıları biçimlendirir (…)

Drama atölyelerimizde ve sınıflarımızda etkinlik gösterdiğimiz her gün, kendimize ve içinde yaşadığımız topluluğa dönük algımızı inşa ederiz. Bugün ve yarın için yaşamımızı biçimlendiririz. Kendimizi ve içinde yaşadığımız topluluğu zenginleştiririz. Beraber işbirliğinde çalışmayı ve yaratmayı öğreniriz…”

Bu bildirgeler de göstermektedir ki eğitimde drama veya yaratıcı drama alanı bir sanat eğitim alanıdır ve Türkiye’de eğitim gören tüm çocuk, genç ve yetişkinler için de bir haktır. Özellikle öğretmen adaylarının mesleklerinin bir yan dal olarak drama eğitimi belgesine de sahip olması hem yeni istihdam alanlarının oluşmasını sağlayacak hem de sanat yoluyla eğitim anlayışı daha geniş kitlelere ulaşmış olacak. Peki, ne yapılmalı?

Kendini Yeni YÖK olarak adlandıran Yüksek Öğretim Kurulu önce yeni kültür ve sanat eğitimi alanlarına açık olmalıdır. Eğitimde drama/yaratıcı drama alanının bir güzel sanatlar eğitimi alanı olduğunu kabul etmeli ve bu bölümlerde bu alanın bir anabilim dalı olarak açılmasını sağlamalıdır.

Unutmayalım: “Drama Eğitimi İnsanlığı İnşa Ediyor.”

Önceki ve Sonraki Yazılar