Glifosat ot öldürücüsü Avrupa’da sıkışıyor

Glifosat büyük tohum ve tarım zehirleri şirketleri tarafından üretilen bir ot öldürücü (herbisit) ilacın etken maddesi. Yani çiftçiler bunu bu isimle almıyorlar. Çoğu çiftçinin bildiği bir zehir.  Merak edenler kutunun üzerinde yazan etken maddelere baksınlar. Bu zehir ana ürün varken atılırsa onu da öldürüyor. Ürün GDO’lu ise ana ürünü öldürmeyip otları öldürüyor. Ülkemizde daha çok zeytin, meyve ağaçları altına veya tarla kenarlarına atılıyor.

     Bildiğiniz gibi Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) uzmanlaşmış kanser kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (International Agency for Research on Cancer - IARC) GDO’lu ürünlerin yüzde 80’inde kullanılan ot ilacı (herbisit) etken maddesi olan Glifosat’ın insanlarda muhtemelen kanser yaptığını açıklamıştı.

     Avrupa Parlamentosu glifosat hakkında bir karar almak üzere.  Geçen yıl Dünya Sağlık Örgütünün kararına rağmen tarım ilaçları sanayii bu ürünün güvenilir olduğunu ortaya koyan araştırmaları olduğunu iddia etmiş, fakat bunları Avrupa Birliği vatandaşların ve bağımsız bilim insanlarının okumasını yasaklamıştı. Bu gizli çalışmalara dayanarak geçen yıl Avrupa Birliği, Glifosat’ın bir beş yıl için daha kullanımını serbest bırakmıştı. Avrupa Parlamentosu üyeleri şimdi bu tür sanayi çalışmalarının gizli kalmasına bir son vermeyi tartışmaktadırlar.

     Tarım ilaçları sanayii Avrupa Parlamenterleri üzerinde sıkı lobi çalışmaları yapmaktadırlar. Kanserojen olduğu konusunda birçok kanıtın olduğu bir tarım ilacının kullanımının serbest bırakılmasının kamu tarafından okunması yasaklanan gizli çalışmalara dayanması inanılmaz bir durumdur. Şimdi birçok sivil toplum kuruluşu bu gizli çalışmaların kamuya açık hale gelmesi için baskılarını arttırmaktadırlar. Avrupa Vatandaşları Girişimi (ECI) adlı kuruluş “Avrupa Birliğinde pestisitler hakkındaki mevzuatın oluşmasında sadece yayınlanmış çalışmalara dayanması” gerektiğini haklı olarak ileri sürmektedir. Bu gerçekleşirse daha birçok sağlığa ve çevreye zararlı maddenin yasaklanması için karar çıkması kolaylaşacaktır. Avrupa’nın toksik maddeler ile ilgili olarak aldığı kararlardan epeyce etkilenen Türkiye için de bu önemli bir konudur. Avrupa Birliğine ihracat yapıldığından orada yasaklanan bir madde Türkiye’de de yasaklanmak zorunda kalınmaktadır. 

      Ülkemizde ise Tarım ve Orman Bakanlığı 2015 yılında bir açıklama yaparak “Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde glifosat ile ilgili insan, bitki ve çevre sağlığı açısından sakıncalı bulunularak alınmış bir yasaklama kararı bulunmadığını” açıklamıştı. Bakanlık Dünya Sağlık Örgütünün raporunu yanlış değerlendirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü raporunda Glifosat’ta insan üzerinde araştırma yapılamaması, ancak hayvanlar üzerine yapılmış araştırmalara ve gözlemlere dayanarak “muhtemelen kanserojen olduğu” belirtilmesi bu yanlış yoruma neden olmuştur. Toksik bir madde ile insan üzerinde araştırma yapılamayacağı açıktır. Bu nedenle “muhtemelen” sözcüğünün kullanılması gerekmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki hayvanlar üzerindeki araştırmalar çok değerlidir. Yıllar önce yasaklanan DDT de aynı ifadelerle yasaklanmıştı. Çünkü DDT ile de insan üzerinde araştırma yapmak mümkün değildi. Örneğin siz bir grup insanın yiyeceklerine DDT koyarak araştırma yapamazsınız.

     Avrupa’nın bulunduğu yer bile çok acıklıdır. Küreselleşme ve şirket çıkarları her şeyden üstün kabul edilmektedir. Peki, Türkiye Avrupa’dan bir kerecik olsun ileri olamaz mı? Tarım ve Orman Bakanlığı niye Avrupa’yı bu konuda örnek alıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar