Tevfik Dalgıç
CHP İLETİŞİM STRATEJİSİNDE GELİNEN YER
CHP'nin lider kadrosu istese de istemese de bu ülkede laiklerin en büyük siyasi tercihi CHP’dir. AKP kökeni gereği ve uygulamaları ile laik kesime bir türlü güven verememiş, parti ileri gelenlerinin balkon konuşmaları ile uygulamaları arasındaki farklılıklar adeta halkın dilinde bir deyim haline gelmiştir. Bazı kimseler konuşması farklı, uygulaması farklı olan söylemlere ‘Balkon konuşması’ adını taktılar. AKP her na kadar görüntüde laikleri kazanmak için küçük çaplı adımlar atar görünse de laik çoğunluk bu konuda samimiyet örneği görememekten şikâyetçi gözüküyor. Belki de devletin tüm imkânlarına, kendine tarafsızım diye iddialı sıfatlar yükleyen mainstream medya ve yandaş sınıfı medyaya, yaz günü dağıtılan kömürlere, değişik dinci grupların açık desteğine rağmen, anayasa oylamasında her türlü sıyasi manevra ve baskılara rağmen en az yüzde 42’lık bir Hayır çıkması laik kesimin korkularından kurtulamadığını ve kendi yaşam şeklinin tehdit altında olduğu algılaması içinde olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca İstanbul seçimlerindeki olağanüstü başarı halkın artık bu dinci sistemin cehaletinden, hatalarından, yobaz vakıflarından tek aile ve çevresine biat etmelere karşı bir büyük tepki olduğu da akılda tutulmalıdır.
Bu aşamada CHP’nin eski hizipçi, bölünmüşlük, ne yaptığını bilemez türünden bir görüntü içine girmemesi gerekir, önemli olan CHP karşıtlarının özellikle iktidarın ele geçirdiği medya gücü ile halkın kafasında yarattığı ‘algı’dır. İngilizce deyimi ile ‘your perception is your reality-sizin algınız sizin gerçeğinizdir’ kuralını hatırlayalım. Önemli olan CHP’nin gerçekte şu veya bu olması değil,dışarıya verdiği izlenim ve algıdır. Yıllardır CHP’ye yüklenmeyi adeta bir yaşam felsefesi haline getiren karşıt partilerin CHP imajına verdiği zararın maliyeti büyük olmuştur. Bu ülkede 1950 sonrası CHP iktidarının süresı parmakla sayılacak kadar az bir süredir. Karşıt partiler bu ülkeyi Cumhuriyet tarihinde en fazla yöneten partilerdir. Ekonomik olarak liberal söylemli ama insan hakları, kişisel özgürlükler, dünya standartları, gelir dağılımı, bilim politikası, eğitim politikası, yatırımlar, özelleştirme yöntemleri, taraftarlarına yaptıkları destekler, dış politikada kazanımların yerini kayıplarla kapayan boyun eğme politikaları gibi konularda hep kötü karne almalarına rağmen eğer karşıt partiler hala iktidara geliyorlarsa, ülkedeki sorunların en büyüklerinin gerçek yaratıcısı olan hatalar, yanlışlıkla dolu uygulamalar hala destek görüyorsa bunda bilerek bilimden ve akılcılıktan uzaklaştırılıp sadaka mantığına alıştırılan yığınlar, eğitimin sınıfta kalması, varoşlardaki nüfusun giderek çoğalması, sosyal devletin bilinçli olarak yok edilip bunun yerini cemaatlerin alması gibi olgularda da aramak gerekir. Ama gerçek neden halkın ve seçmenin kafasında yaratılan laiklik karşıtlığı ve giderek Atatürk ve Türk düşmanlığına kadar getirilmeye çalışılan siyasi çıkar amaçlı bölünmelerdir. Hele İstanbul hezimetinden sonra rant kapıları kapanan siyası iktidar CHP ye karşı her türlü hile, desise, yalan ve hayali olaylar yaratarak binlerce paralı trolleri eliyle CHP ye hücumlarını artırmaktadır.
Demokrasiyi sadece çoğunluk gücü olarak görenler, giderek kıyafetin siyasetini kullanarak, siyasete de kendi istedikleri kıyafeti giydirme aşamasına gelmişlerdir. Bunun burada durmayacağını da bilmek de gerekir diye düşünmek lazım. Belki de üniversiteleri lise ve orta okullar, ilkokullar izleyecek, işler kamu taşıtlarında kadın erkek yerlerinin ayrımına kadar varacak, giderek artırılan mahalle baskıları ile de laik kesim tamamen teslim olmaya veya kendi istemedikleri gibi olmaya zorlanacaktır. Bir sure sonra İran veya Hamas türünden bir demokrasi (!) ile karşı karşıya kalma olasılıklarını da hesaba katmak gerekir. Zaten tek adam rejimine çevrilen sistemde hukuk devleti ve parlamanter sistem sadece lafta kalmıştır. Tarihsel olaylar dini siyaset yapanların giderek, kendilerinden daha radikal dinciler tarafından tasfiye edildiklerini göstermiştir. Giderek söylemlerini radikalleştiren siyasetçileri hatırlayın. Zamanın bizi yalanlayacağını ummak yetmiyor. Laik kesimin de kendini toparlaması, uzun vadeli, akılcı ve akıllı uygulamalar ve birleşmeler içine girmesi ve demokratik sistemin karşıtları tarafından istismar edilip-şimdilik- şeklen demokrat uygulamada ise otokrat ve sonuçta da bir karşıti grubun tartışılmaz iktidarı haline gelmesine yardım etmeyecek stratejiler yaratması gerekiyor.
Bu aşamada CHP’ye tarihsel bir görev ve sorumluluk düşüyor. Yasalar çerçevesinde laiklik düşmanlarına karşı daha akılcı, daha tutarlı, daha halka yakın ve halkın ekonomik yaşamına yönelik stratejiler geliştirmek ve bütün bunları halka iyi anlatabilecek algılama yöntemleri kullanmak gerekiyor. Hele ekonomik alandaki ranta odaklı bilinçli çöküş CHP’nin alternatif kalkınma yolları aramasını zorunlu hale gelmiştir.
Her gün karşılarına çıkan sayısız yandaş yayınlarına ve kafa karıştıran yanlışlıklara karşı kendini korumanın en iyi yolu karşı hücuma geçip dosyalı muhalefete hız vermelidir. Unutmayalım. İletişim stratejisinin temelinde mesajı kısa ve özlü vermek, kafa karıştırmamak, halkın yaşamını yansıtmak, gerçekleri belgelemek, yeni gündemler yaratırken eskileri hatırlatmak ve bunları tekrarlamak gerekir. Ne demiş eskiler; ‘Tekrar alet tekrar ahsen, velevkane yüzseksen’-‘yüzseksen kere bile olsa tekrar etmek yararlıdır.’
CHP içindeki tüm muvafık ve muhalifler bu gerçekleri hatırlayıp kişisel hesapları bir tarafa bırakmak zorunda ve belediye seçimlerindeki rüzgârın gücüyle bir yenileşmeye yol açma durumundadır.