Keşke Yunanistan'ın da bir Erdoğan'ı olsa diyen gazeteci şimdi ne düşünüyor?

Keşke Yunanistan'ın da bir Erdoğan'ı olsa diyen gazeteci şimdi ne düşünüyor?

“Sence 8 yıl önce Türkiye Başbakanı’nın bu biyografisini yazan Vangelis Papadopoulos, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı’nın biyografisini yazsa neler derdi?”

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök bu sorunun yanıtını aradı. 2012'de Recep Tayyip Erdoğan'ın biyografisini yazan ve o dönem Hürriyet'e verdiği röportajda Erdoğan'dan övgüyle bahseden Yunan gazeteci Vangelis Papadopoulos, bugün sıkı bir Erdoğan muhalifine dönüştü.

Özkök, Yunan gazetecinin o gün Erdoğan için söylediklerini ve bugün gelinen noktayı hatırlatıp sordu: Öyleyse ne oldu bu son 10 yılda?

Özkök'ün yazısı şöyle:

Hem de herhangi bir Yunan değil...

Adı, Vangelis Papadopoulos...

Gazeteci...

Çok değil, sadece 8 yıl önce Türkiye’nin o günkü Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir kitap yazmıştı.

Kitabın adı şuydu:

‘Bir Yunan Gazeteciden Türkiye Başbakanı’nın Biyografisi’...

O gün onun gözündeki Türkiye Başbakanı nasıl bir insandı?

Bunu Hürriyet’in Atina Büro Şefi Yorgo Kırbaki’ye anlatmış ve o da bunu 25 Kasım 2012 günü Hürriyet’te yayınlamıştı.

İşte size 8 yıl önce Yunan bir gazetecinin gözüyle Başbakan Erdoğan...

Kırbaki’nin o günkü mülakatını aynen yayınlıyorum.

Sonunda da şu soruyu soracağım:

Peki aynı Yunan gazeteci, bugün ‘Bir Yunan Gazeteci Gözüyle Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Biyografisi’ni yazsa ne derdi?

Onun cevabını da mülakattan sonra vereceğim.

KEŞKE YUNANLILARIN DA BİR ERDOĞAN’I OLSAYDI

- Erdoğan için kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?

“Erdoğan’ın okuduğu bir şiir için hapse girdiğini öğrendiğimde kariyerini izlemeye başladım. Başbakan oluşunu, siyasetini... Bir buçuk yıl önce de yazmaya karar verdim.”

- Erdoğan’ın nasıl bir kariyeri var?

“Siyasete girmenin iki yolu vardır. Ya anadan babadan siyasetçisinizdir veya burjuva sınıfından geliyorsunuzdur, ya da halktan çıkarsınız. Erdoğan halktan geliyor.”

- Görüşmenizden izlenimleriniz?

“Öncelikle karşısındakinin gözlerine bakıyor. Söylediklerinizi dikkatle dinliyor, anlamaya çalışıyor ve açıkça cevap veriyor. Karşısındakini küçümsemiyor. Belki her şeyi söylemiyor ama cevaplarında samimi.”

- Mesela size Türk-Yunan ilişkileri için ya da kitapta bahsettiğiniz 6-7 Eylül 1955 olayları için ne dedi?

“İlişkiler için ‘yavaş yavaş’, o olaylar için de ‘Yanlış yapıldı’... Bir ara da sohbetimiz sırasında ‘Geçmişteki günahların yükünü ben taşımam’ da dedi.”

- Peki ya onda olumsuz bulduklarınız?

“Onda olumsuz hiçbir şey bulmadım. Sadece ‘şımarmamasını’ ve ‘halife olmamasını’ temenni ederim.”

- Bundan sonra sizce ne yapmalı?

“Kemalistlerin de İslamcıların da sığdığı bir Türkiye formülü bulmalı. Kemalistler bunu yapmadı. İslamcıları bir kenara itti. Şimdi Erdoğan Kemalistleri tecrit etmemeli.”

- Türkiye ve Türkler hakkındaki izlenimleriniz?

“Pek çok şehrini gezdim Türkiye’nin. Burada zannettiğimizden çok daha gelişmiş insanlar. Bunun ötesinde adeta bir tahtarevalli gibi: Bir uçta Kemalistler, bir uçta İslamcılar.”

- Gelelim Yunanistan’daki ekonomik krize...

“Almanya’nın kolonisi haline geldik. Böyle koloni olacağımıza, Türkiye ile işbirliği yapalım.”

- Ama bunu bir şeyler engelliyor sanki...

“Önyargılar! Türkiye aleyhinde konuşanlar hiç Türkiye’yi bilmiyor ki! 30 yıl öncesindeki Türkiye’den bahsediyorlar. Erdoğan kapıyı açacak anahtarı bulmalı.”

- Yunanistan’ın Erdoğan’ı yok mu?

“Nerede? Keşke bizim de Erdoğan’ımız olsa.”

- Erdoğan kim?

“Bizim için iyi bir komşu ve devrimci. Avrupa için demokratik bir İslamcı. Araplar için de İslami demokrasi baharının vizyoncusu ve güven sembolü.”

BUGÜN CUMHURBAŞKANI’NIN PORTRESİNİ YAZSA NE DER

BUNDAN 10 yıl önce Atina’ya her gittiğimde, bir taksi şoförüne sorduğumda o günün Başbakanı Erdoğan hakkında duyduğum buna yakın sözlerdi.

Dün Yorgo Kırbaki’yi arayıp şunu sordum:

“Sence 8 yıl önce Türkiye Başbakanı’nın bu biyografisini yazan Vangelis Papadopoulos, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı’nın biyografisini yazsa neler derdi?”

Yorgo şu cevabı verdi:

“Neler yazacağını bilemem tabii ama şunu çok iyi biliyorum: O yazar artık Erdoğan’a çok muhalif...”

Buna benzer yaklaşımları son 10 yıldır Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki arkadaşlarımdan da işitiyorum.

On yıl önce Türkiye’yi yere göğe koyamayan dostlarımda şimdi bir düş kırıklığı var.

Öyleyse ne oldu bu son 10 yılda...

Akdeniz’de eller tetikteyken, hepimizin kalbi orada atarken belki bu soruyu sormak zamansız görünebilir...

Ama bir gün bu soruyu sormamızın zamanı gelecek.

Sadece iktidarın değil, hepimizin cevaplaması gereken bir zaman...