Mustafa Kaya'dan Özdağ ve gazetecilere yönelik  saldırı açıklaması!

Mustafa Kaya'dan Özdağ ve gazetecilere yönelik saldırı açıklaması!

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin “Bütün partileri, bütün iktidar yetkilileri, muhalefet partilerini, siyasetin ahlakını, siyasetin direncini, siyasetin namusunu koruyacak adımları atın ve siyaseti şiddet sarmalının içine çekecek bütün olumsuzlukları ortadan kaldırın” dedi.

Kaya, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilere dair değerlendirmelerde bulundu. 

Kaya'nın açıklaması özetle şöyle:

KAYIP YILLAR:  8 Kasım 2016’da yapılan seçimlerle iş başına gelen Donald Trump’lı yıllar hem Türkiye-ABD ilişkileri açısından hem de ABD’nin dünyadaki konumu ile ilgili önemli sonuçlar doğurdu. En başta ifade etmek gerekir ki Türkiye-ABD ilişkileri salt kişisel yakınlıklar üzerinden yürüdü ve kayıp yıllar olarak tarihe geçti. İktidar yetkilileri ile Trump arasındaki bu yakınlık Türkiye’ye bir katkı sağlamadığı gibi hem bölgesel açıdan hem de ülke olarak önemli telafi edilmesi çok zor sonuçlara sebep oldu.

BİDEN'IN TRUMP'TAN FARKLI OLMAYACAK: 20 Ocak’ta görevi devralacak olan Joe Biden da aslında Trump’tan farklı olmayacak. Tek fark Türkiye’yi köşeye sıkıştırma girişimleri kurumlar üzerinden yürüyecek. Şayet Türkiye bu yeni dönemde doğru adımları atamazsa ABD ile yaşanan birçok kriz alanı varlığını üzerine ekleyerek devam edecek. Malumunuz olduğu üzere Biden Obama’nın yardımcılığını yaptı. Bölgemiz özellikle Obama döneminde bugünkü çıkmazların içine sokuldu. Biden da Büyük Ortadoğu Projesi’nin yılmaz bir savunucusu olarak biliniyor. Türkiye dikkatli olmadığı takdirde çok büyük hasarla karşı karşıya kalabilir. Trump ile kişisel yakınlıklar üzerinden yürüyen daha doğrusu yürüdüğü zannedilen ilişkiler Biden döneminde daha çok kurumsal boyutlarda yürüyeceğine dair genel bir kanaat var ve bizce bu şekilde olacağı da doğrudur.

Kaya, OECD Ülke Araştırmaları Direktörü Alvaro Pereira “Türkiye de Malezya gibi yolsuzlukla mücadele ajansı kurmalı” açıklaması ve Türkiye'nin OECD Ülkeleri arasında gıda enflasyonunda 1'inci sırada yer almasının sorulmasına şu değerlendirmeyi yaptı: 

"SON 6  YILIN EN YÜKSEK GIDA ENFLASYONU: Salgın sürecinde Türkiye maalesef bu iktidar döneminde olması gereken dersleri çıkartamadı. Salgının iki tane önemli dersi var bütün ülkelere verilen.  Birincisi tarımdaki üretim kapasitesini arttırmanız, ikincisi yüksek teknolojiye yapacağınız yatırım. Bugün biz her gün akşam televizyonlarda tarımla uğraşan insanlarımızın traktörlerinin hacze uğramasını izliyoruz. Yasal olarak, altını çizerek söylüyorum, Türkiye milli gelirinin yüzde 1’ini tarıma ayırmak zorunda. Ama 2021 yılı bütçesinde peki nedir bu oran? 4 trilyon 350 milyar dolar civarında bizim milli gelirimiz var. Bunun yüzde 1’i 43 milyar civarında. Ama biz 43 milyar ayırmamız gerekirken, 2021 yılında 22 milyar ayırıyoruz. Bunun yarısı nereye tarıma ayırıyoruz. Ve tarımda özellikle salgın sürecinde gıda güvenliğinin ne derece güvenli olduğunu çok net olarak anladık. Gıdaya ulaşım, gıda fiyatlarındaki artış, gıdada ithalatın bizlere verdiği olumsuz sonuçları hep beraber gördük. Maalesef böylesine olağanüstü bir dönemin ardından dahi bu iktidar betona yapılan yatırımları kat be kat arttırmayı göz aldı ama tarıma, üretime yapılan yatırımları maalesef daha da olması gerekenin yarasının altında tuttu. Dolayısıyla OECD raporları bu anlamda önemli ve aynı zamanda son 6 yılın en yüksek gıda enflasyonun yaşıyoruz şu anda Türkiye’de. Buna rağmen üretimi, tarımı desteklemek dururken bu şekildeki bir yaklaşımın maalesef olması gereken derslerin çıkartılmadığını görüyoruz."

"OTOKRATİK YÖNETİM: Bir ülkenin iki tane alanı var. Bu iki alan ülkenin gelecek projeksiyonunu belirler.  Birisi siyasettir diğeri basındır. Siyaseti, siyasetçisi ve basını özgür olmayan tehdit altında olan, şiddet sarmalına sürülmüş ne olursa olsun, böyle bir durumla karşı karşıya kalan ülkelerin gelecekleri karanlıktır. Bu yapılan, hem Selçuk Özdağ beye yapılan, hem diğer 2 gazeteciye yapılan saldırılar bu toplumun iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla herkesin karşı çıkması gereken ve şiddet sarmalının önlenmesi gereken bir acı gerçek olarak önümüze düştü. Hep beraber bununla mücadele etmek zorundayız yoksa siyasete olan güven ortadan kalkacak. Gazetecilerin özgürce bazı düşüncelerini dile getirmeleri engellenecek. Ve bu Türkiye’yi otokratik bir yönetime doğru götürecek. Bu Türkiye için büyük bir kayıp olur. Bu Türkiye’nin çok büyük zarar görmesine sebep olur. Şimdi hiçbir ayrım yapmadan söylüyorum. Bütün partileri, bütün iktidar yetkilileri, muhalefet partilerini, siyasetin ahlakını, siyasetin direncini, siyasetin namusunu koruyacak adımları atın ve siyaseti şiddet sarmalının içine çekecek bütün olumsuzlukları ortadan kaldırın."